Hayat telaşından bakmak biz bize
Yok olan günlerin kederi dize
Dizmeden hüzünü karası göze
Yazıldı akına süzüldük baba
Geçen hazirandı, güneşli Kars havasının ardından, çayları yudumlarken, sohbet ediyorduk seninle. Bana şiir okumanı istemiştim ve sen, aşık Şenlik’ten dörtlükler okumaya başlamıştın. Ben kamaraya almıştım seni. Okuduğun şiir, baba ile oğul ilişkisini anlatıyordu hatırladın mı? Konusuna hepimiz gülüşmüştük.
Sonra ana emeği mi çok baba emeği mi, diye tartışmıştık. Biz hepimiz, ana’nın emeği daha çok derken, sen tek başına bunun doğru olmadığını söylemiştin. Babalar, orda burda ekmek parası için didinir demiştin, rızkın hangi zorluklarda kazanıldığını anlatmıştın.
Ah, ananız olsaydı da, benimle bu kadar eylenmezdiniz diye yakınmıştın.Artık benden iş geçti ay gızım demiştin.
Tam on bir ay oluyor bunları konuşup tartışalı baba, zaman ne çabuk tükeniyor, acılar ne çabuk ulaşıyor bizlere. Hiç bir şeyin yokken, hasta olduğun haberini alıyorum ve senin, eliesger türkünü hatırlıyorum. Hani diyor ya *sındı gol ganadım yanıma tüştü* Benimkisi de öyle bir şey, çaresizim baba; teknolojinin bu kadar yoğun bir anında bile, hemen gelemiyorum yanına. Ah babam, bilsen Sevgili kızının bahtsızlığını. Artık hiç bir şeye niyet etmiyecem, annemi de görememiştim çünkü?
Evet baba,
sana bir şiirimde, on beş veya yirmi yıl yeter mi bizi mutlu kılmaya? Kaçırdığımız o ayrık günleri yakalamaya yeter mi demiştim? Tam da kanatlarımı almaya başladığım bir anda, sen hasta oluyorsun. Olur mu bu baba? Bana yapılır mı bu? Sen ki, hiç doctor yüzü görmemiş, eski sağlam babalardandın, sen ki hastalık denen merete meydan okurdun. Ama şimdi, hasta yatağında seni ziyaret etmek için geliyorum. Yok baba, anlaşmamız bozulur eğer hasta olmaya devam edersen. Olur ya belki yatakta, gözlerini kapatıp ayrılık şarkısını dinlerken, o buğdayları çuvallarla kuyuya boşalttığımız günleri; ya da, sen samanı mereğin bacasından doldururken, ben bir karış boyumla taramaya çalıştğım anları; ya da o tepelerce buğdaylarımızın çalınmaması için gece nöbette yatarken saydığımız yıldızları; ya da değirmen taşının arpayı iyi öğütüp öğütmediğini; ya da alabalıkları birer birer yakalayıp fırlattığın günleri hayal ediyorsundur.
Ah Meyti gağa, sırası mıydı şimdi hasta olmanın, sırası mıydı masallar aleminden hayaller kurmanın. Ama buna da razıyım baba, yeter ki bekle beni. En kısa zamanda geliyorum.
Gurbet yollarından gün tükenmeden gelip ellerini öperken, hayallere kaldığımız yerden devam edelim olur mu?
Görüşmek üzere baba, bekle beni lütfen.Bekle.
23/04/2007
Sevgili Özbek
Sevgili ÖzbekKayıt Tarihi : 24.4.2007 00:35:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevgili Özbek](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/04/24/baba-136.jpg)
Hiç şikâyet duymam suskun dilinden
Es babam yağ babam söze gir babam
Kızsan da gül açar küskün halinden
Es babam yağ babam saza vur babam.
Kalbinde sevgin var ince nakış var
Hep saygı okunan mağrur bakış var
Dertlere yol veren yaman yokuş var
Es babam yağ babam düze sür babam.
Sebep yokken üzdük çâre yok ah’a
Ses vermez hiç kimse ah ile vah’a
Pişman olsak fayda gelmez eyvah’a
Es babam yağ babam naza yor babam.
Tarifsiz çok zevkler tattık kucaktan
Çocuk yaşta koptuk şirin *bucaktan
Rızk için yol gitsek evden ocaktan
Es babam yağ babam rıza ver babam.
Yokluk deryasında bağrın yakmışsın
İmtihandır deyip boynun bükmüşsün
Anladık gördük ki neler çekmişsin
Es babam yağ babam bize sor babam.
Bir kalpsiz koparttı kızıl gülümü
Dertlere gark etti şen bülbülümü
Buzlarla kaplanan yorgun gönlümü
Es babam yağ babam köze sar babam.
Gelse de söyletmem kem söz dilime
Mal mülk gitti yokluk kaldı elime
Ne haldeyim bir bak mahzun halime
Es babam yağ babam göze fer babam.
Gördüm ki bu yürek bir ömür hardır
Katlanmak söz değil yaşamak zordur
Burhan’a bu haller her daim zârdır
Es babam yağ babam yüze nûr babam.
(16.06.2007)
Burhanettin Akdağ
*bucak: Doğduğum yer olan Kilimli bucağı.
Burhanettin Akdağ
************************************************************
Baba sevgisidir ki, kelimelerle anlatılması çok güç bir duygu. Gecikmiş olarak geçmiş olsun dileklerimle birlikte en kalbi selam ve sevgilerimi gönderiyorum güzel yürekli Sevgili hanıma.
Saygıyla.
ben kars akyaka büyük durduran köyünden sizleri ve ailenizi tanıyan bi uzaktan akrabanızım.
şirleriniz etkileyici ve hazin içerikli çünkü doğal ve coğusu yaşanmış olduğunu bende biliyorum
babam şiiriniz cok güzel ve babanızıda tanıyorum. umarım yetişir ve görüşürsürsünüz.bende istanbulda olduyğumdan kars ve köyümüzdeki akrabalarımdan uzağım benim içinde selamlar söleyin topraklarımıza.buraya üye değilim ama en kıosa sürede olmayı düşünüyorum.allaha emanet olun sağlıcakla kalın.
Baba Özlemi II
İpekten yaygılar üzerinde kesildi zevkler
Boşaldı büyük sözlerin bir çırpıda
Dağların didik didik parçalandı
Buz üstünde anıların bekler
Bülbüller ağlıyor hüzünle
Büyüsü gidince canın
Yalancı nimetler
Geride
Kaldı
Kader buymuş
Dokunamadın baba
Düşebilseydik yan yana
Sevgiyle işlenmiş taht üzerinde
Eşitçe dağılsaydın tüm çocuklara
Büyülü düşler ekebilseydik yüreklere
Gönül kuyularımızdan çekerek sevgiler
Saklayabilseydik yüreklerimizde baharlar
Gül bahçeleri renklendirseydik göz pınarımızla
Çekildin erdemlice, el elde baş başta kaldı
Geride hızla fır fır dönen fani bir dünya
Filitrelendi fingirdek oyuncakların
Arkanda belirdi frapan dostlar
Yanmıştı zaman gözlerinde
Silindi geçiş üstünlükleri
Bir özgürlük genişliğinde
Bir servi çıplaklığında
Bir fundalık tadında
Geceli gündüzlü
Gelincik tozları
Toprağında
Kurtuldun
Şimdi
Baba
Ali Akça
TÜM YORUMLAR (15)