Bab-ı Ali Baskını Şiiri - Alparslan Turan

Alparslan Turan
15

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Bab-ı Ali Baskını

Yıkılır iken koca çınar tüm heybeti ile,
Bir grup zabitanı durdurmağa kalktı.
Lakin vakit hayli geçikmişti ki öyle,
Bu hamiyyetli subayları dahi altına aldı.

Çınarın devrilmesine ramak kalmış idi,
Bütün o heybetli asırlar dahi kafi gelemezdi.
Lakin denedi, bu yiğit arslanlar denedi,
O çınarın makus talihini, değiştirecekler idi.

Heyhat ihtişamından eser yoktu dev çınarın,
Devlet-i Âliye denir miydi bu çınara.
Gayrı kendini müdafaa etmeğe dahi mecali kalmamış,
Bir yıkıntı bir virane halinde devriliyordu bir kenara.

Allah,Vatan,Namus,İttihat diyerek,
İmdada yetişiyordu bir cemiyet.
Kararlıydı cümlesi, kurtaracaktı vatanı,
Çınara balta vuranın yere akacaktı kanı.

Giriştiler büyük bir hamasetle bu yiğitler,
Akıllarında tek bir şey, kurtulacaktı vatan.
Gerekirse verilecekti milyonla şehitler,
Gururlanırdı görse idi bu yiğitleri Osman Atan.

Evvela meclis gerekirdi muktedir olmak için,
Balkanlar'da yaktılar bunun için ilk ateşi.
Sultan razı değildi,karşısındaydı bu işin,
Lakin nitekim, sonunda tutuştu hürriyet ateşi.

Ardından Sultan Hamid ile yürümezdi bu iş,
Devirmek gerekirdi onu, indirmek lazımdı tahtından.
Kollar sıvandı ve de vakit beklendi, ardından,
İndirildi Sultan Hamid Hareket Ordusu tarafından.
Yerine geçti Sultan Reşat, Ulu Hamid'in,
Farkında değillerdi o vakit yaptıklarının.
Sultan Hamid'de çırpınıyordu kurtarmak için,
Lakin imkansızdı devrilmesini önlemek bu çınarın.

Olan olmuştu gayrı, durmak olmazdı şu anda,
Başladılar icraate,koyuldular bu yola.
Ardından bir grup zabit "halâskar" adında,
Onlara muhalif olup konacaktı iktidara.

Her dakika da yollarına dev gibi bir taş çıkıyor,
Bu kayayı kaldırmak epey vakte mâl oluyor.
Lakin vakit kalmamış, çınarın saati durdu duruyor,
İtalyan Trablusa çıkıyor,Bulgar Edirneye giriyor.

Afrikadan,Rumeliden söküldü kökleri çınarın,
Orhan dönemi vatan olan yerlerden atıldı.
Suyu Isınıyordu gün geçtikçe Kamil Paşa'nın,
Edirne dahi sanki Bulgarlara satıldı.

O vakit memlekette ittihatçı avı var,
Tavan aralarında,ahırlarda toplantı yapıldı.
Gelmeliydi, zorundaydı cemiyet iktidara,
Yoksa Edirne dahi bırakılacaktı Bulgara.

Enver ve Talat iş başa düştü diyerek,
Planı kurdu dedi "bize artık darbe gerek".
Başka türlü yolu yok, elden kayıyordu vatan,
O koltuktan inecekti bu vatanı satan.

İsmail Enver,Yakup Cemil, Filibeli Hilmi,
Ve daha kimler,kimler beraberdi.
Enver beyaz bir aygır üstünde gidiyor,
Beş fedai peşisıra ardından yürüyor.

Plan belli idi, büyük bir nümayiş çıkacak,
Ardından sadarete Çerkes Nazım konacak.
Enver bir baktı, ne gelen var ne giden,
"Ateşe attınız beni!" Diyiverdi hemen.

Plan suya düşmüş, darbe falan olmayacak,
Derken kim bilirdi ki Ömer Naci işe el atacak.
Hararetli nutuklarla yüklenmiş insanları,
Bir sel gibi insanlar o mahale akacak.

Ömer Naci ve Seyfettin,
Bağırıyor insanlara "Edirne Bizim!"
"Kamil Paşa Edirne'yi Bulgara satıyor"
Diyerek hararetli nutuklar atıyor,
Söylevleri duydukça bu geniş kitle,
"Sattırmayız!" Diyerek haykırıyor.

Her şey bir oldu bittiye bakacak,
Bu nümayiş sadrazamın gözünü korkutacak.
Derken,hemen istifasını yazacak,
Veyahut direnip canından olacak.

Enver ve yoldaşları girer girmez sadarete,
Ayarlanmış her şey, ihtimal yok mukavemete.
Tam o sırada bir ses işitiliyor,
Görevliler müdafaaya girişiyor.

Fedailer bir anda sarılınca silaha,
Hemen makamda bir çatışma çıkıyor,
Ramak kalmış, ulaşılacak felaha.
Derken bütün müdafîler tepeleniyor.

Silah seslerini duyan heybetli Nazır,
O borazan gibi sesiyle, camları titreterek.
"Pezevenkler! Siz beni kandırdınız" diyor,
"Anlaşmamız böyle miydi" diye çemkiriyor.

Fedailer şaşkın, bütün planlar yatmış,
"Nazım Paşa'da bizi belli ki satmış".
Diyerek Yakup Cemil asılıyor silaha,
Nazım Paşa kavuşuyor ebedi bir felaha.

Sadrazam adayı ölünce bir anda,
Fırka azaları arıyor bir çıkar yol,
Göç yolda düzülür denilip devamında,
Kamil Paşa'nın huzuruna çıkılıyor.

Kamil Paşa, nush ile yola getirmek niyetiyle,
Açıyor ağzını, yapmayın diyor.
Lakin o sırada bağırıyor Talat,
İstifa! İstifa! Diyerek paşaya dikte ediyor.

Çözüm yok, Nazım Paşa bile ölmüş,
Direnebilir mi bir yaşlı adam,
Demokrasi zaten başlamadan gömülmüş,
Yok buna ses çıkaracak kudrette olan.

Yazıyor istifayı ak sakallı yaşlı adam,
Ardından mektup Sultan Reşada gidiyor,
Neticede Mahmut Şevket Paşa sadarete konuyor,
Bu olayda tarihimizdeki ilk darbe oluyor.

Ardından sıvanıyor bir anda kollar,
İktidarı eline alıyor "Üç Paşalar".
Edirne yıldırım harekatıyla kurtuluyor,
Lakin devletin ömrü 5 yıl sürüyor...

Alparslan Turan
Kayıt Tarihi : 13.4.2021 00:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Alparslan Turan