Acıyı buyur ettiğim gecelerden
Siyah beyaz bir hüzün damlar yanaklarıma benim;
Yalnız sırtladığım ne çok yangınım var oysa
Ne çok yanmış/ne çok kanmış içim.
Hayal meyal hatırlarım;
Akşam olunca bir “adam” çıkagelir penceresinden evimizin
Aynı sofrada toplar hepimizi
Daha akşam ezanını okumadan minarede müezzin.
Nasır tutmuş ama haram lokma tutmamış elleriyle böler ekmeğimizi.
Sonra yan yana çektirdiğimiz onca fotoğraf;
Bilmeden konulacağını tozlu albümlere.
Sağ cebinde aybaşına kadar yetsin diye ayırdığı para
Sol cebinde küçük oğluna aldığı tadelle.
“Adam” dedim ya;
Aldırmadan akşama kadar fabrikada ayaklarına kara sular inmesine
Akşam oldu mu komşularının yardımına koşan,
Kiminin evden kaçan kızı için, kiminin bozulan çamaşır makinesine.
Bazen çocukluğum gelir esen rüzgarda;
İlk çıkan şeftalinin kokusu sarılmış; Türkiye gazetesine.
Meğer her işçi çocuğunun hayalleri kırık kalacağı içinmiş
Şu doğduğum memlekete Kırıkkale denmesi de.
Bir sebebi varmış
Devlet Baba! nın bize kara önlük giydirmesinin de.
Nerden bilirdik ki radyasyonlu fındık ve sütle teselli ederken bizi,
Hepimiz aynı hikayeyi yaşayacağız “kanser” kelimesinde.
Bize duvar, bize dağ, bize yol olan gönlümüzün dev adamlarının adı
Küçük küçük yazılacak mermerlere.
Bir adam çıkagelir her akşam
Ama çocukluğumda
Ne öğretmen çıktığımda
Ne askere gittiğimde
Ne evlendiğimde
Ne de baba olduğumda
Hiçbirinde yoktu yanımda
Duyduğum güne şükürler olsun.
Ama bir hece var ki yıllardır söyleyemedim iki kez ard arda
Ba…. Ba…
Baba
Kayıt Tarihi : 21.6.2015 02:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!