Bindokuzyüz otuzbirin sonunda
Aralık ayının hem de onunda
Amasya ilinin Merzifon'unda
Fikri sorulmadan dünyaya geldi
Tahsili,kültürü kısırmı kısır
Yediği mısırdır,yattığı hasır
Şiirle avundu tam yarım asır
Okuduğu hep hamamda gazeldi
Otuzyedi yıl Ankara mekan
Ticaret yapardı kapandı dükkan
Kitap bastırmaya zor buldu imkan
İsmini duyurmak hayli güzeldi
Kimini övdü, kimisini haşladı
Bağdan üzüm çaldı, armut taşladı
Yaşlanınca illallaha'a başladı
Hem fodul hem dahi kafası keldi
Ne har vurdu, ne de harman savurdu
Haram ile hiç dolmadı avurd'u
Hep kendi kendine söylendi durdu
Vicdan rahatlığı ömre bedeldi
Yolsuza küs, hırsız ile cebelleş
Kemik yalamadı, yutmadı beleş
Ülser oldu midesine tebelleş
Bu kadar sinire elbet meheldi
Ne ticaret ne de karda göz
Ne mü'mine, ne münkire sözü var
Küller örtmüş, yüreğinde közü var
Keskin sirke olup küpünü deldi
Üç tane gülü var sevgisi ayrı
Üçünün de ister olmasın hayrı
Onlar mutlu olsun, bu yeter gayrı
Hepsi pırıl pırıl, hepsi güzeldi
Biri gazeteci; zannetme ki kof...
Biri radyoloji; dalında prof...
Biri diş doktoru; hasta demez of...
Evlenip gittiler, hepsi de eldi
Hayli dert çekse de yürek dağlayan
Aşktır onu bu hayata bağlayan
Başı karlı bir dağ, gönlü; çağlayan
Yaban güllerinin peşinde yeldi
Bu ağrılar bir gün elbet dinecek
Piyes sona erip, perde inecek
Ardından var mı ki başka denecek?
'' Azmi bir gazeldi, sevgisi:seldi''
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!