Azmettirici Şiiri - Ceren Aydın

AZMETTIRICI

Uzun zamandır üzerinde takıldığım bir kelime var…
Azmettirici, azmettiren…

Dış dünyada o kadar çok haber okuyor, dinliyoruz ki…
Ama görmezden geldiğimiz kısım; görünmeyen olan ki bu daha korkunç…

Azmettiren sözlük anlamı ile bir işe teşvik eden, yönelten kimsedir.
En az suçu işleyen kadar suçlu sayılır ve hukuk sistemimizde suçu işleyen ile aynı cezaya çarptırılır.
Daha basitçe; akıl oyunlarını kullanarak, duygusal boşluklarınızı en iyi şekilde değerlendirip, sizi kendi iradeniz ile yaptığınıza inandırır. Aslında tabiri caizse, kendisi cesaret edemediği için azmettirir…
Azmeden kendi iradesi sanıp, kusursuzca azmettiricinin planını yerine getirir, bir de üzerine suçlanır, ne talihsizlik ama!

Duygusal ilişkilerimizde de durum farklı değildir. Herhangi bir çifti ele alın, inceleyin. Kıskançlık…
“Kız oğlanı kıskandırır, oğlan kıskanır, gider kıskandığı diğer oğlanı bir güzel pataklar, kız kıskanıldığı için mutlu olur” gazetelerin 3. Sayfa haberleri ile dolu…
Ve tabii ki daha fenaları da var…

Evli çiftlerde de durum sandığınızdan farklı değildir, herhangi evli bir çifte bakın… Sorumsuzluk…
Erkek sorumluluk almaz, bir şey yapmaz, kadın defalarca söylemine karşı erkek bir şey yapmadığı için çıldırır, öfkelenir, hiddetlenir, damla damla birikir ve sonra Aile Mahkemelerinde alırlar soluğu…
Erkek anlamaz ya da anlamazdan gelir ki işine gelmez çoğu zamanda; “Ben ne yaptım ki, ben bir şey yapmadım, ben bir şey söylemedim” der durur,
Kadına sorsanız; “keşke bir şey, tek bir şey yapsaydın” der…
Yerine gelmeyecek milyonlarca sözler verilir, heyhat!
Tehlike burada başlıyor işte, bile bile affeden kadında suç yok mu?
Yoksa sırf kadın mutlu olsun, onarılsın diye söz veren erkek masum mu?
Paradoks!
İçinden çıkılmayan işler bunlar, ilişkiler…

Bazen böyle durumlarda uzaktan izlerim ve derim ki kendi kendime;
TV dizilerinde ki gibi, aslında bitmiş bir hikâyeyi uzatan ucuz bölümleri oynuyorlar…
Hadi, gerçekle yüzleşelim, sıkı durun, biraz canınız acıyabilir…
Mutluluğu ne ile satın alabilirsiniz?
Zincir vursanız da ayağına, aklı, fikri, ruhu ve gönlü dışarıdaysa siz ne yapabilirsiniz?
Rüyasında kavuşuyorsa sevdiğine, rüyanın içine girebilir misiniz?
Gitmemesi için intihar etmek, vicdan sömürüsü işe yarar mı?
Eşiniz sizi aldatıyorsa, suçlu o mu sadece? Siz azmettirici değil misiniz yoksa?
Suç; yarı yarıya…!

Sevdiğinizi özgür bırakın, sevmek zaten özgür irade olur
Kimse kendini zorla sevdiremez,
Zorlamalara sevgi gelmez,
Dayatmalar, vicdan sömürüleri sevgiye işlemez
Bu düpedüz sevgiyi bulandırmaktır, akıllara ziyan!

Birbirlerini onca seven insanlar tanıdım, onca fedakârlıklara ve zorluklara karşı birlikte direnen, yol çizip ilerleyen ve sonuçta aynı yastığa baş koyan…
Bir de birbirlerini onca sevmelerine rağmen, yiyip giden, heba olan sevdaları, yitik yaşamların leş kokusunu…

Ben yine kişisel fikrimi söylemeden duramayacağım. Aptalca bulabilirisiniz ama ben dürüstlük budalasıyım.
Ne tutamayacağım sözler veririm, ne de sözünü verip de tutmadığım sözüm vardır.
Klişe belki ama sözümün eriyim…

Şems’in dediği gibi; “Dürüstlük bir şehirdir, ben de o şehrin sultanıyım, Onda kendim yaşayayım, kendim öleyim, kendim korunayım...”

Ceren AYDIN
(20.03.2013 / Ada)