Günlerdir burnum tıkalı, boğazım yara,
Görünsem gerek diye bir uzman doktora…
Bornova Özel Tıp’ın kapısına vardım,
Göremedim bir kimse, boştu önüm, ardım.
Bakınırken ben sağa sola, önümde durdu
Genç bir bayan, “ne ararsın burada? ” diye sordu.
Dedim “hastayım, bir güzel muayene olayım.”
Dedi “ver sağlık karneni, kopyasını alayım! ”
Çekti iki adet fotokopi, elime verdi,
Adres, telefon, imzamı almaktı derdi.
Yadırgadım tavrını, çünkü bana yazdırdı,
İçimde saklı şikayet arzusunu azdırdı.
Yazdım adres, telefon, sonra imzamı çaktım,
Yine gözden kaybolmuştu bayan, etrafa baktım.
İçeride gazete okurken yakaladım,
İmza ettiğim kopyaları eline tokaladım.
Aldı lâkayt tavırlarla, kaydetti deftere,
Sonra gönderdi beni, yandaki mesul müdüre…
Müdür, doktor aynı zamanda, sevk etti KBB’ye,
Ayrıldım oradan, teşekkür ederek hekim beye.
Çıktım ikinci kattaki KBB uzmanına,
Surat duvar, varmak cesaret ister yanına…
Toplayıp cesaretimi, hazrete yaklaşırken,
Tısladı “şikayetin ne? ”, ses değil diken.
Dedim “efendim, hem burnum tıkalı, hem boğazı…”
Bitiremedim cümlemi, kesti haşin avazı:
“Uzan şu koltuğa! ”, korku değdi, iliklerime,
Sayın uzman baktı hızla burun deliklerime.
Oldu-bitti muayene tam kırk beş saniyede,
Böyle sürat görmedi alem, ilm-i tıpbiyede.
Talimat verdi hemşireye “kan tahlili, röntgen”
Uzmanımız döndü “küçük ilanlar”ına hemen.
Didik didik ediyor gazeteyi, yaşardı gözlerim,
Böldü keyfini boğazdan şikayet eden sözlerim.
Başını kaldırmadan gürledi, “tahlil yazdık işte! ”
Sabrettim, bir hayır görmesem de bu gidişte!
Kanımı vermek için birinci kata indim,
Güler yüzlü bir hemşire görünce sevindim.
Sakınmadan verdim bir şırınga kanımı,
İşin ehli hemşire acıtmadı hiç canımı.
Tebrik ederim kendisini, hem saygılar sunarım,
Ömrüm oldukça en iyi dileklerle anarım.
Röntgen de çekilince, bitti sabahki fasıl,
Sanırım, muayene öğleden sonra asıl!
Saat iki olunca tahlillerimi aldım,
Sayın uzmanın örtük ceviz kapısını çaldım.
Hazret, misafir koltuğunda, elinde gazete,
Araştırmaya ne hacet, kafada hazır reçete!
Filme, kan tahliline şöyle bir göz attı,
Hastalığımın ne olduğuna aklı yattı.
Duymadan herhangi bir açıklama gereğini,
Başı önünde emretti “ver sağlık karneni! ”
Dedim ya reçete hazır, uzman yazmaya koyuldu,
Kan beynime çıkarken, ruhum oyuk oyuk oyuldu.
Bir daha denedim; boğaz derdimi açmayı,
Yine kesti sözümü. “bırak der gibi saçmayı! ”
“Kullan ilaçları, geçmezse göğüse git” dedi.
Tabii bu baştan savma beni hiç tatmin etmedi.
Baksanıza ilacına kendisinin yok inancı,
Hem hastaya kaba davranıştan acep nedir kazancı?
Sizlere şikayet ediyorum bu “azman” doktoru,
Sayesinde(!) incindi hem insanlık, hem hekimlik onuru.
20 Ağustos 2005 / Bornova
hacengizgmail.com
İsmail Hakkı CengizKayıt Tarihi : 28.8.2005 13:08:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmail Hakkı Cengiz](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/08/28/azman-doktor.jpg)
saygılar kaleminize
HAstalığınamı üzülelim yoksa şu pervasızlığamı kızalım yoksa şu halimize kendimizmi gülelim.........saygıyla
YAŞANACAK MUTLULUKLAR SENİN OLSUN
TÜM YORUMLAR (11)