Memleket dönüşü…
İndiğinde tepelerden
Baktığın enginliğe
Köknar, gürgen, Lübnan sediri
Delice, kil, kırmızı toprak
Gözümün değdiği her yer
Ayaklarımın bastığı yerler
Şimdi ferahlığını hissetmek için
Başımı geriye atıp
Kollarımı açtığım bu esinti
Ve her karışında depreşen minik şelaleler
Şehre selalarla davet ediyor beni
Geldim hadi söyle
Ne kadar serttin titanyum çehreli
Nasıl da delinmiş cemalin
Göz pınarlarından, burun deliklerinden
Gözyaşların kök gibi yağdı
Çelik teneşir üstüne
Söyle, ne kadar sertsin elmas hisli yürek
Bir son nefes görmekle
Kan sıçradı beynine
Nasıl da yumuşadın yıkanırken ceset
Duvarları
“Vazgeçtim her şeyden” nidaları sardı
Seni görünce eridi
Dünyama çaktığım çelikten rüya
Hani devrilmezdim, devrildim
Camlara düşen çiy buğusu misal
Gasilhanede gördüğüm
Sendin belki de bendim
Tepetaklak ve şaşkın ifadelerim
Rüzgâra yakalanmış söğüt yaprağı gibi
Zangır zangır titrediğim
Hislerimin oracıkta
Unutulmaz surette resmini çektim
Ölü kardeşinin, ölü babanın yanında
Ne kadar durabilirsin!
Ve ruhu çekilmiş çaresizlerin içinde
Gözünü kapatmadan
Ne kadar bakabilirsin sevdiklerine!
Zengin olan kardeşim
Bakmalısın fakirliğini görmek için
Durmalısın ve seyretmelisin son guslü
İmam sevgiyle sıvazladıkça saçlarını
Kendini yıkanırken düşlemelisin
Üzerine nasıl geliyor ölüm
Sen kaçtıkça köşe bucak
Karanlıkta geceyi delen
Farların üzerine uçan kar tanecikleri gibi
Hızlı ve sıcak
Nasıl sokuluyor içine
Ne çabuk çekiliyor içinden ölüm
Gelen beyaz kundakta
Giden de öyle beyaz
Sen bize neler devrettin hayat
Bir baba ruhu yükselirken
Neler öğretiyor evlatlarına
Neler öğretti mesela
İçini dökercesine gül suyu dökmeyi
Güzel koksun diye kefenin
Köklerin üzerine aldığı
Tonlarca toprak gibi vücudun altında çırpınan
Koskoca altmış seneyi delip geçmiş
Asil damarlar
Ölürken yine gergin
Ve şah damar buradayım dercesine
Yaşıyormuşçasına belirgin
Âleme baktığın yerdi çatılar
Elinde kiremit
O nasırlardan netice
Hep helal yedi büyüttüklerin
Kursaklarından kalplerine indi vahiy
Hadi duy bizi koca çınar!
Giderken ne ağır ders verdin
Bizi belimizden büken
Düşünürken çeperi yırtıldı beynimin
Buzhanede
Aklından neler geçiyor Ömer’in
Görmeli miydi?
Zürriyetinin atasını böyle cansız
Görmeli mi? Dedesini
Nabzı durmuş bileklerinden babası kaldırırken
Amcası sıvazlarken bedeni
Enes görmeli mi olan biteni?
“Kapatın gözlerinizi çocuklar!” diyemedim
Görmeliydi bu hakikati herkes
Çocuk, genç, elinde bastonla su döken ihtiyar
Görmeliydi eşim, oğlum, abim, validem, babam ve kardeşim
Ateş olup yaksa da görmeliydi çocuklar
Ne bozulması ruhun ne cinneti beyinde
Bu hakikati hakkıyla gören
Hep kalmış insanlık terbiyesinde
Katı mısın hâlâ taş gibi yürek
Israrcı mısın katılıkta
O hâlde gir topraktan döşeğe
Kucakla topraktan yorganı
Sarılan vücudunu gör, titre ve eri.
Reşadiye, 7-11 Aralık 2019
Rıza Çavuş
Kayıt Tarihi : 25.5.2023 11:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!