Mavi şapkalı dolmuşlarla mavi tekerlekli sedyeye varmıştı esmer iriyarı sol bacağı aksak adam.
Mavi gökyüzünü seyretti sonra tüm öğleden sonrasında.Mavi mavi muşambalara oturtmuşlardı.Her yerini tıraş etmişlerdi,bıyıklarını bile..Siyah kalın camlı kapıdan geçecekti çok az bir vakit sonra.
Beyaz ışıkların aydınlattığı masaya yatırılacak,kasığından kalbine kadar vücuduna girilecekti.
Az panikli sağduyulu,korkulu bir bekleyişin içine girmişti.
Mavi gözlerini düşündü karısının.Çocuklarının…Annesinin..
Mavi gökyüzü buğulandı,ıslandı..
“Mavi şapkalı dolmuşa binip gidicem buradan” dedi,içinden.
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem