Sulanırdı bahçeler bağlar
Doğası hırçın, dağları serin
Kızıla boyanmış koynunda
Coşkun coşkun çağladın
Onbinlerce yıl nakış nakış
Dağlarından yamaçlarından
Şaha kalkar-yürek yakardın
Taşını toprağını oyardın
Azgın kıvrak akardın Çoruh’um
Karlı dağlar ardında
Dağların uçurumlarında
Tutulamaz sanırdım önünü
Hasretlerin en hüzünlüsü
İsyandır senin adın
Her akşam kayboluyordun
Dost dost diye sevdalanıp
Çıkıp ay ışığında gidiyordun
Çağlardın kan içinde
Azgın kıvrak akardın Çoruh’um
Tepelerin birleştiği yerde
Dağlarında yalçın kayalar
Titrek bir ay gülünce
Yüzüne bir tutsak gibi ağlardı
Cehennem Deresi’nde kanyon
İnsanın başı dönerdi
Çoruh vadisi uçlarında
Azgın kıvrak akardın Çoruh’um
Güz mevsimi kırağı vurmuş
Dalgalanıp coşmuştu dereler
Zeytin ağaçları eğmişti üstüne
İnsan bakmaz mı ölüme
Çok bulanık akıyordun, duruldun
Zincir içinde tutsak gibi
Selini köpürdün, taşırdın
Karçal Dağı eteklerinde yoruldun
Duruldun aktın Çoruh’um
Çoruhun suyuna hasret bağlar
Kan içinde çağıl çağıl ağlar
Sevdası altın için
altın uğruna her yere girdiler
Her koldan geldiler, köyler viran oldu
Köprüleri yıktılar, barajlar koydular
Kuruş etmez cümlesi
Ölümüne yıktılar, bir damla su uğruna
Şimdi durgun akarsın Çoruh’um
Güner Demirci /19.02.2024
Güner DemirciKayıt Tarihi : 24.2.2024 15:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!