Bakarsak geçmişe görürüz
Karabağ’da ölen şehitler bizim.
Nasıl yanmasın buna özümüz
Dünya tarihindeki imzalar bizim.
Karabağ’da ne çok katliam oldu
Kadınlar, yaşlılar, çocuklar öldü
Nice evlerin gülü, açmadan soldu
Orada tüm yanan yürekler bizim.
Ne insan hakları gördü, ne başka biri
Atalım içimizden bu vahşetten kiri
Kimi tecavüz gördü, kimi gömüldü diri
Orada akan kanlı gözyaşı bizim.
Azerbaycan’da yaşar Türklüğün özü
Hala durur Yavuzun atının izi
Bölmek isterler kanmayalım bizi
Üç kıtada sızlayan kemikler bizim.
İnsanlıktan çıkmış çocuk öldüren
Düşmanın ta kendisi yurda saldıran
Yok olacak elbet bizi kızdıran
Düşman üstüne yağan beddua bizim.
Türkün Türk’ten başka dostu olamaz
Birlik olsak önümüzde kimse duramaz
Uyan artık Türk Dünyası, artık uyunmaz
Şehit olan insanlar, yok edilen soy bizim.
Bakın şöyle dünyaya kim çekiyor acı
Müslüman Türk ölür, onlar takar tacı
Birlik olmaktır bilin, bunun tek ilacı
Karabağ, kurutulan Urmu gölü bizim.
Halaçoğluyum da kalmadı halim
Azerbaycan’da açan ey gonca gülüm
Semalara yükselir elim, Allah der dilim
Bundan gayri kabul olacak, dualar bizim.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta