Kırık bir testiymiş dünya
zamansa içinde su..
yollar
yıllar
zamanlar gibi bekledik
bekledik ayrılmasını sarı samanın saptan
dünya..
düzlükte alaca bir tufan
yandık, yıkıldık, asıldık ama..
Aldık aslımızı gerili çarmıhtan
Gül ve diken
har ve kül
kan ve döl
ve sulara
ve ay’a
ve gül dalına..
Yemin olsun! geceyi gündüze katana
Budaktan kollarımızla vurduk kapıya üç kez
üç kez yalvardık aşk için
terennümle dağladık dilimizdeki aşikar heceyi
dikeni gül
külü har
geceyi gün
eyleyemedik..
Öyleyse..
Yıkılsın mı Babil’in surları
küskün üzüm şaraba denk!
beynimin içinde semahta kelimeler
sus diyor beynim dilime
susa dur!
şaşırıp kekeliyorum “ hayat” diye
düşüyor ve ikiye ayrılıyor kelime
Hay! at olsaydım ya dağlarda
dörtnala…
dörtnala…
Ama içimdeki kutsal nağmeyi kim koymuş oraya?
Kim ezelde Havva! diye seslenmiş bana?
sol göğsüyle Habil’i
sağ göğsüyle Kabil’i emzirdi Havva
bu yüzden yüzümün yarısı ak
yarısı kara!
kara
kum ve tuz
denizden uzak
suya hasret
kara gece
kara toprak
kara şiir
kara şair
bacağından başlar atların intiharı..
koşum
yele
kanat
ışık hızı
dağlar kadar rüzgar
rüzgara sevdalı atlar
dizginleri bulutlara asılı
bacaklarından başlar atların intiharı..
kırıldı bacağı içimdeki atın
beni vur
azad et artık
bırak beni sulara..
…………………………………..
Mahrem kalmalıydı oysa acılarımız
bizse her yaramıza bir merhem aradık
Kayıt Tarihi : 17.3.2016 15:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!