Yağmur yağıyor...gitmeliyim
Bir sükut yetimliğine amade bırakıp gözlerini,
Bu aşifte şehri terketmeliyim...
Oysa Allah bilir ya
Eşkiya gözlerine ihanet etmedim
Yüreğine al...
İkindi sevdam
Güveli düşler vaktindeyim...
Bırak çözülsün bağı dizlerimin ne çıkar!
Naftalin yoksunu,
Soğuk sözcüklerde üşümekteyim...
Ben hep beklerim
Sen hiç bilme...
Yoksul bir gülüş gibi bitmesin bu rüya
Gelme...
Varsın dinmesin bu hasret
Odamda hüznün adresi
Duvarda asılı bir resim
Ah çerçevelerce başıboş
Resimler kadar kimsesizim
Bu şiir sana yazdım sevgili
Hafif meşrepli edalar kentinde
Bir dar vaktin ikindisiydi işte yaşadığımız
Ki bulutlar siyaha siyaha kaçar,
Esmer bir fahişe kendine has tarzıyla kahkahalar atardı...
Ben kalkıp bir son vermek isterdim bu garip hezeyana
Bir son bu köhne düzene!
Gittin...
Zincir vurdun yüreğime...
Saçlarımda kırağılar
Ne iklimlere girdim
Eritemedim içimdeki buzları,
Baharlara inat kefenler giydim...
Ülküm gibi büyür umutlarım da
Katran karası serkeş gecelerde
Bir çift el olursun omuzlarımdan tutan
Bir ince sızı,bir yanık ten…
Kerküklü bir çocuk olursun kimbilir,
İçimde büyürken…
Sen seversin, ben büyürüm
Olmadık belalara yalın ayak yürürüm
Ömrüm, gül dalım, onurlu yalnızlığım...
Kavgam, gülüşüm...evrensel barışım
Sen seversin, ben ölürüm
Kardelenler gibi direnir, menekşeler gibi çürürüm
İhtilâl günlerinden arta kalan
Yarım yamalak bir çocukluktu sevdamız
Mart ayazı ya da Nisan yağmurlarında yorgun...
Ne fark eder!
Ellerinden öğrendim nezaket cümleleri kurmayı
Nar çiçeklerini ürküten tufandın
Sen gelince kırılırdı bahçemin gülleri
Gözlerinle güneşi parçalar,
Saçlarınla dolunayı sarardın
Git diyemezdim sana,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!