akşam çökmüş nasıl ağırlaşmış hava,
ardı sıra tek nizama durmuş alaca kuşlar,
güneşle köşe kapmaca oynarken bulutlar,
yağmurun habercisi olmuş topraklar,
uzak iklimlerden sesleniyorlar,
yeşil çimenler üstünde buğulu su taneleri,
Sen, doyururken
sevgiden yoksul duygularını,
ihtirasları zehir sunan,
saltanat sofrasında…
Ben, inancımla terbiye edeceğim,
Söğütlü yolun sonunda
masallardan kalma bir evin
kiremitlerine düşer
Çiçeğin adı, yasemin…
Beyaz bir kısrak
Özlem yükleyip
kanatlarına kuşların
gün boyu
ağlayan bulutların
öyküsünü dinlerim
yağmurlu sabahlarda
Heyt bire Çingene’m
Dürüstlükten bahsediyor
Adamın biri
Fermuarı açık kalmış serseri,
İnsan diyor
Bir diğeri
Sol yanımda soluklanır gece
sessizliğin teknesinde
seyreylerim, kıyılar boyu dalgalarda şakayık
her dalga sesine bir imge düşer
kızıllıkların son bulduğu ufka bakar
nurdan nur kıblesiyle
Gurup vakti suların rengi gümüş
sahil boyunca kumsala koşan
atlar gibi dalgalar, Beyza
Kızıl hareler çiziyor
günbatımında güneş
Pembe yanaklı güne
kirpiklerini aralarken güneş
uzak rıhtımları kucaklar
hayat aşkına selamet
adı Cumhuriyet
Anadolu dan
sol yanıma
ince bir sızı
adın elif...
Balkan rüzgarları yollarım
Bendim kayalıktaki fener
fenerdeki ala göz
gözdeki fer
feri sönmüş gözün sahibi
sahibin teknesi
teknenin limanı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!