Ayşem Şiiri - Fulya Aras Koca

Fulya Aras Koca
50

ŞİİR


36

TAKİPÇİ

Ayşem

Sakal bitmemişken henüz on dördümde;
Ateş olup Ayşem düştü ki gönlüme.
Dillere destandır.. kirpikleri sürme..
Görülmemiş böyle ne gamze ne çehre!

Aklım ermez gönül, böylesi sevgiye…

Kurban olurum da her zülüf teline,
Dokunmak isterim kınalı eline…
Gece uyku haram onu düşününce;
Ayşemin hayali olur o an bade!

Aşkta ferman geçmez, bu maşuk bedene…

On sekiz olunca vakit tamam bizde.
Ninemi gönderdim Allah’ın emriyle.
Varınca eşiğe kapı duvar niye?
Nerde kese yetsin beş gürbüz öküze!

Çeyiz, sandık, kemer.. başlık ki neyime…

Bildim ben anladım aşk bile dengine;
Ağa kızı anca düşer bir zengine.
Bir öksüz garibim cepken delik bende.
‘’Nedir hal çaresi’’ sorarım bilene?

Kimin umurunda, sevmiş ölesiye…

Üç beş sene gerek anca denklemeye..
Borçlu kalmak olmaz… el açıp kimseye.
Köyde nafaka yok gittim büyük şehre.
‘’Bekle’’ dedim yare ‘’sensin aşk gönlümde’’!

Kokusu emanet, verdiği mendilde…

Hiç sormayın bana ‘’kim kaldı geride?’’
Arkada bıraktım gözü yaşlı nine
Dönecem tez elden söz verdim Ayşeme
Hasrete ne çare taş bastım sineme

Allah var yukarda, sıla yük gönlüme…

Usta yanında ben girdim evvel işe
Çırak oldum piştim bakır döve döve
Yanık türküleri doladım dilime
Karacaoğlan’dan, bir de Yunus Emre.

Nakşettim hasreti, her bir tas ibriğe…

Güz döndü demeden, kaç mevsim geçti de
Sabır taşı oldum kavuşmak var diye
Bir katık ekmektir düşen her öğüne
Açlık değil derdim susuzluğa çare

Tespihimde duam; ya sabır ya havle…

İki sene sonra döndüm bizim köye
Nasıl hasretim ben yârin suretine
Tez aldım soluğu Ayşemin evinde
Pervazda gül solmuş dönmüş bir ölüye

‘’Var bir terslik’’ dedim köz düştü içime…

Tamam ettiydim ben altın kemer bile
Vermişler Ayşemi beklemeyip ele
Olmuş şimdi berdel sorma kime diye
Zengin, hacı güya, vardır ellisinde

Aşkın yeri yok ki, ağa kültüründe…

Neyleyim böylesi örf ile töreye
Sevene yer yok mu bu fani düzende
Onlar ayrı konmaz, hak tektir sevene
Ahirette bekler zebani gel diye

Yok mu korkuları, Allahımdan bile...

Buralarda durmam düştüm ben ateşe
Reva mı cehennem bize yeryüzünde
Dağlar ancak mesken hançer var yürekte
Yüz sürdüm secdeye döndüm yüzü rabbe,

Bizi ayıranlar; Allaha havale…

***DOST KALEMLERDEN İNCİLER***

Beklerken yılları haftayı ayı
Berdel ile vurduk kara sevdayı
Mahşere bıraktı hakim davayı
----Üzülme sen bir fidanda dal Ayşem
----Kader böyle imiş, hoşça kal Ayşem ---------------İbrahim Kurt

Fulya Aras Koca
Kayıt Tarihi : 2.12.2017 20:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Berdel... ! ... Öylesine güzel örf adetlerimiz varken, kimlerden sebep, hayatları tarumar eden berdel, toplumumuzda yer bulabilmiştir ki...anlamak benim için mümkün değil. Ama zaten şu noktada bize düşen anlamaktan ziyade yanlışlığının altını çizecek şekilde, bildiğimiz dilden, yani şiirle, problemleri anlatmak.. berdel; toplumsal yaralarımızdan biri... İşte bu yüzden berdelden sebep sevdiğinden ayrı kalıp kendini dağlara vuran ve orada rabbine sığınan bir aşığın hikayesini şiirleştirmek istedim. Buraya kadar herşey tamam... Ama buradaki karakterin, yani anlatıcının dilinin esas alınması durumunda, ki bence karakter konuşturmadaki usul erkan bunu gerektirir, bu şiirin hece ölçülü olarak yazılması gerekmekteydi..... Zaten sorun da burada başlıyordu. Ben serbest şiir yazarım. Oturdum internetten hece, durak, ayak redif... araştırdım, büyüklerime danıştım. Dedim ya serbestçiyim.. işte bu sebeple bu şiirde; hece normunda ama serbest anlatı havasında bir anlatı yakalamaya çalıştım. Bunu sağlayabilmek için en az kullanılan 12'li heceyi tercih ettim ve yine özellikle az kafiye kullandım. 6+6 durak da yapmaya çalıştım ama aralara özellikle virgül koymadım... Hece ölçüsünü denememin bir diğer sebebi, antolojiye girdiğimden beri hece ölçülü şiirleri daha fazla okuma fırsatı bulmuş oluşumla beraber hecedeki lezzetin de apayrı bir tat olduğunu tekrar tekrar düşünmem oldu. Her biri yüreğime ayrı bir kanca attı. Eğer ki elime yüzüme bulaştırdıysam hececi şair büyüklerimden özür dilerim. Edebiyatın enginliğinde farklı devinimlerin keyfi o kadar fazla ki... bu da işte belki de edebiyatın en büyük güzelliği... hikayeden.. şiire...serbestten..heceye... Umarım beğenirsiniz... sevgi ve saygılarımla

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Sadiye Ayhan
    Sadiye Ayhan

    Maalesef toplumumuzun kanayan bir başka yarası da berdel ......... Ve hiç ders almadan acımadan merhametsizce kendi yavrularına nasıl kıyarlar işte bunu anlamak imkansız...Fulya'm duyarlı yüreğine vicdanına merhametine hayranım...Rabbime emanetsin ...Seni çok seviyorum...

    Cevap Yaz
  • Deniz Ercivan
    Deniz Ercivan

    Üç beş sene gerek anca denklemeye..
    Borçlu kalmak olmaz… el açıp kimseye.
    Köyde nafaka yok gittim büyük şehre.
    ‘’Bekle’’ dedim yare ‘’sensin aşk gönlümde’’!

    aman be ya ne olacak yani
    öldükten sonra
    kim isterse gitsin yapışsın çocukların yakasına
    buna mı kafa mı takılır hiç
    güllük gülüstanlık yaşamak dururken

    *Allah öyleyse gecinden versin demeli
    geride kalan çocukların hatırına!

    tebrikler!

    Cevap Yaz
  • Vecdi Murat Soydan
    Vecdi Murat Soydan

    BİR KERE DAHA KUTLARIM SİZİ. CAN ALICI, TOPLUMUN KANAYAN YARALARINA PARMAK BASIYORSUNUZ. BERDEL DE BUNLARDAN BİRİSİ.

    LANET OLSUN BÖYLE TÖRELERE. BÖYLE TÖRE OLMAZ OLSUN. BÖYLE TÖRE DE OLMAZ ZATEN.TÖRE DEMEK BU DEMEK DEĞİL. ÖRF, ADET, GELENEKLER BAŞKADIR. BU BAŞKA. TÖREMİZDE BU VARDIR DEYİP KESTİRİP ATILMAZ Kİ. LANET OLSUN BÖYLE ANALARA, BABALARA. LANET OLSUN CAHİLLİKLERE. LANET OLSUN GENCECİK KIZLARI PEŞKEŞ ÇEKTİRENLERE.

    Cevap Yaz
  • Nimet Öner
    Nimet Öner

    Sevgili Fulya ''AYŞEM'' ŞİİRİNİ Yazdığın günün heyecanını hatırlıyorum da..,
    Bu şiir yazmanın getirdiği bir heyecan değildi
    Bu zamanı dolu dolu geçirmenin getirdiği iç huzurun heyecanı değildi...
    Bu ben yaparım öz güveni hiç değildi.
    Neydi biliyor-musun?
    Taze bir gelinin, severek isteyerek gelin geldiği bir ailenin, geleneksel yemeğini ilk defa yapmış çekinerek biraz korkarak biraz gurur duyarak en çok yemeği sunduğun sofradaki bireylere verdiği sevgi ve saygıyı göstermek çabası ve hassasiyeti vardı..
    Ben o sofra daydım ve sofradan, gözüm gönlüm doymuş tadı damağımda kalmış olarak ayrıldım..
    Çok güzel bir anlatı çok duyarlı bir yürek ve maharetli bir kalem...
    Şiirden; Ayşe olarak ayrılıyorum, aşık delikanlı olarak, Berdel olarak, gözü yolda kalmış nine olarak..
    Şiirden ayrılıyorum, şiire boyanarak.
    Susmasın kalemin incinmesin yüreğin güzel dostum
    Sevgim-desin daima...


    Cevap Yaz
  • Serap Irkörücü
    Serap Irkörücü



    Sıcacık bir şiir dilin,iz var Fulya Hanım... 'nazmı nesre yaklaştırma' tekniğiyle yazdığınız bu şiirde de öyküyü şiire o kadar güzel uygulamışsınız ki... iç içe geçmiş... Hem şiir okuyorsunuz hem bir öykü... Harika....

    Bu toprakların yabancı kültürlerden aldığı ve ne yazık ki sonra 'kraldan çok kralcı' olmak misali sahiplendiği ve adına da 'töre' deyip koruduğu, insanlık dışı bir uygulama... Ama ne yazık ki hâlâ uygulamada... Birçok genç yürekler bu nedenle kavuşamıyor, mutsuzluğa mahkum edilmiş taraflar 'yaşayan ölü' gibi sürdürüyorlar yaşamlarını...

    En acısı da.... Yıllar önce kendilerine uygulandığı için canlarını yakan bu yanlışı çocukları da uyguluyorlar... hayattan mı hınç alıyorlar acaba?.....

    Bu konuda yazılacak o kadar çok şey var ki... En iyisi uzatmamak....:))

    Koşma nazım biçiminin çok büyük bir başarıyla uygulandığı şiire bir yenilik getirilmiş ve her dörtlüğün arasına 'şiir dışından biri konuşuyormuş gibi' bir dize eklenmiş... Bu da çok hoş olmuş gerçekten...

    Şiirinizi ve ve sizi içtenlikle kutlarım Fulya Hanım.... Daha nicelerine... Sevgilerimle.......

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (14)

Fulya Aras Koca