Bilseydiniz dokunamazdınız
Tutamazdınız bilseydiniz gözyaşlarımı
Erirdi göğsümde elleriniz
Bilseydiniz eğer, haykıramazdınız yüreğin parçalanışını
Düşmezdi toprağa tek bir parça dağlanmış yüreğinizden
Kalırdı damlayan kirpiğinizde bilseydiniz
Acıyan dilinle sür beni uzaklara
Dağla, fırlat beni uçurumlardan
Dirilmeye, ürpermeye tekrar bu tende
Kızgın ateşlere koy istersen kavurduğunca
Ama uzat ellerini, uzat da soğusun bu yürek bağrında
Nisanlarda mı kalmışsın
Delisin
Yağmurdan sonrası da var bunun
Toprak kadar buğulu
İçinde gezinip el eden
Kokunda mı kalmış yıllar
Kemirir durur zaman
Kendini vuran sorudur
Asıl baş döndüren
Hadi dile gelsene!
Yaşamaya vardık mı?
Ölüme kaç var?
Ev ev kapandı yine yeryüzü geceye
Dilinin altında kalan yüreğiyle yine
Kimbilir gün doğuyordur yine de
Bir yerlerde
Birilerine
Tadsız bir şarabı yudumlarken
El olursun kendine
Güler gözyaşın beklediğine
Sonra
Ilık bir yağmur damlası düşer açık yaralarına
Unutursun gördüğün rüyayı
Yüzünden korktuğu geçmiş
Çıplaklığıyla kavurduğunda
Gençliği erimiş karların üzerinde
Heyecanında kalmış an
Sallanmış dalları elinde hüznün
Avunurcasına
Hep siyahta çatlamış bir yüz geçer sesinden
Kime yüz olur bilmez yokluğunda
Kaybolmak kadar telaşlı
Korkusuz
Bir akrep
Diğerinden derinliğine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!