Evliyim. 2 çocuğum var. Küresel ısınma, botanik, bitki genetiği, aromaterapi, yoksulluk ve daha sayamayacağım birçok konuya ilgi duyuyorum.
Kader bu değil mi
Hep aynı şarkıları mırıldanıyor
Sessizliğin mavisi
O sen misin
geceleri ağlayan
gündüzleri kanayan yaram
Korkuyorum anne
Buğdayın başağından
Samanın sarısından
Havadan sudan
Aslını yitirmiş
Ucuz hayvanlar gibi
mavi çiçek
bayaz kelebek
tomurcuğuna sığamayan gül
açmanı bekliyorum
su getirdim sana
aş getirdim
umudumu rüzgar götürdü
küçük cocuk
yine nadasa kaldık
seni onlara anlatamadım
doğuştan kırışmış ellerini
küçücük ışıl ışıl gözlerini
Ruhumdaki pencereler
Ebediyyen kapalı
Anahtarı yoktur esarethanemin.
Bulamazsın ne bir ışık
Ne de ışıktan bir iz
Nereye gitse
Karanlık bir satır aralığı
Kendi bedeninden firar
Bütün asilikleri örtmeye çalışan varlığım
Nereye kadar susabilirsin?
Ve ne kadar kaçabilirsin?
Her gün boş bir cesetle daha ne kadar bekleyebilirsin imkansızlığı.
Bu gece gökyüzünde ay olmayacak
Sessizce inleyecek yıldızlar
Gah kabus yağacak lapa lapa
Gah dolu düşecek sevincin üstüne
Üşüyecek bedenler
Islanacak toprak
Ruhumda onlarca hayallerimi götürdü karayel
Ben geceleri uyumayı, yatağımı, yorganımı özledim.
Aşındı ayaklarım karabasan sokaklarda
Ben ekmeği tutmayı, tok yatmayı özledim.
Yağmur gibi enkazlarda koparılmış hayatlar.
Her bomba sesiyle çığlık çığlığa ağlamamayı özledim.
Ayn'ına gark olan bakışımız
Köşe bucak korkarak kaçışımız
Hep bir ölümlük meselesidir.
Ki dünya çıkarsa peçesini baksa aynasına
Anlar ki
Hiç ölüm ile yaşam aynı şey midir?
Adaleti ve merhameti
Kendini insan zanneden
Batının modern canavarlari sakladı çocuk.
Sen onları ağlamakla bulamazsın.
Eğer geleceğe tirmanabilirse
Tüm sevdiklerini gömmüş ellerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!