Sevdiceğim,
şimdi ne yazsam, ne söylesem,
hep sana dair sanacaklar.
Bugün ilk kez cam çalıştım,
Yüreğimdeki can kırıkları gibi,
Her yanımda cam kırıkları,
Acıtan, kanatan, sessizce batan...
Gelen de sağolsun, giden de,
Sevindirip gönlümde iz bırakan da,
Ben ilk defa bugün
Birine yaslanmak istedim.
Oysa alışkınım,
Yanımda kimse olmadan da yürümeye.
Acının en tatlısıydın, en güzeli...
Gitsem eksilecektin,
Kalsam ben tükenirdim.
Ne gitmeye yüreğim vardı,
Ne kalmaya cesaretim.
İçimizden geçenleri anlatamadık da kimselere,
Ya duvarlara söyledik,
Ya yazılara döktük,
Ya sustuk kalabalık bir yalnızlıkta,
Ya çığlıklar attık sessizlik içinde.
Yüreğimiz ağır, kelimeler eksik,
Dün gece yatarken
düştü aklıma,
Bir şiirin dizeleri,
Uyku tatlıydı,
Gecenin karanlığında
Elektrik direğine düşen yağmur tanesi gibiydi sevgim,
Öyle nazlı, öyle kırılgan, öyle masum, öyle sessiz...
Havada iken gerçek,
Yere düştüğünde düş olup kaybolup giden.
Çok bir şey istemedim hayat senden,
Bir çiçek verenim olsaydı, hâlbuki yeterdi bana.
Kalbimin en güzel köşesinde solmasın diye saklar,
Kokusunda kaybolur,
Neşesine katılırdım tüm ruhumla.
Siz erkekler,
Sevilmeyi bilmiyorsunuz, Albayım. Sevginin çeşitleri var, farkında değilsiniz. Dostça sevmek de aşkın bir türü mesela... Farkında mısınız, Albayım?
Geçmişin sorgulamalarında, hesap vermelerinde boğulmuş sevdalarınız o kadar ağır gelmiş ki sevdiğiniz kadınlar size; şimdi de sevilmekten korkar olmuşsunuz.
Bir sevgi sözcüğü fısıldasam size, dengeniz bozuluyor, Albayım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!