Sesinin tınısı kulaklarımda
Hüznü bulutlara atacağım
Yağmurla yağacak yaşlarım
Kıvrak bakışlı gözlerimde
Gök savuracak uçan gemileri
Arkanı ve önünü gördüğün aynalar,
Yaşlanmış bir eski duvara
Bükmüş boynunu
Yaslamış gönlünü kadim duvara
Senin kalbinde benek benek yenilik,
Bu şehre bugün bir yoldaş geldi
Nazenin bir bakış ile yeltendi,
Mısra mısra dizilmiş,kalem ile eğirilmiş buzdan ve sıcak çerçeveden bakmaya.
Hiç yanmadı elleri dokunurken
Kalemi yontan hemşehrisi farketti inceden. sordu.
Gidişler gidildikçe ağırlaşan adımlarla doludur.
Bazen kaçışlarla,
Üst üste yığılan yalnızlığın valizlere ağır geldiği...
Kırık dökük gönül pencerenle
Arkana bakmadan gidersin
Ne kimse gitme der
Yastığım iz olmuş,
Gözyaşı damlalarından
Tik tak saat sesi kulağımda
La la la la i la la la la i
Tik tak tik tak tak
Saat sesi
Zülfem eğri olur,
elif'im tembel.
Kim bilir, eğri olan, kalemmidir
Yoksa el?
Geçmişin tozlu raflarında,
Kitap dolusu odalarda
Çocukluğumu bıraktım.
Beni çok büyüttü
çocukken yaşadıklarım
Şimdi ise
Anladım ki gönlü kırılınca insanın,
Yer gök oynar
Arz sema titrer
Kalp sarsılır
Yine de eskisi gibi duzelmezmiş kırılan!
Sen ki sinesi gök açılan ovalar
Yaprak yaprak dökülüp
Harman olan ağaçlar
Bir of ile efil efil eser rüzgarlar
Açmışsın koca sineni usul usul
Zamanı yazdım elime,
Avuçlarımın gururlu çizgisine
Nefes verdim, kesildikçe içeride ritmik hareketler.
Düğmesi bozuk cihazın,
Yarım yamalak çalışma durumu gibi
Ya da bir antenli radyonun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!