Ayşe (Anşa) Şiiri - İbrahim Çelikli

İbrahim Çelikli
1151

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Ayşe (Anşa)

“-Akmehmedi bilimin sen”
“-şöyle böyle aklım eriyo, ablak yüzlü,
aksaçlı, bi adamıdı”
“-sinirli mi, sinirli emme
çok meremetli, çok eyi biriydi
Irametlig bi yaz ğünü
Beldecikde, Tokmacık yol çatında
annacımdan gelividi,

benim sırtımda hinciki bu
Anşa Halayın ad aldığı,
Yalavaş Hasdanesi’nden çıkarıvıdılar
bi guşlık vakdı
boyu yüklü bi ğarı,
yol bilmen iz bilmen dedikleyin
sağolsunlar elimden dutdular
refakatçı ğarılar
on gün yattık,
yeme-işme ne arar
ben çırpınıyon,
görennerin içi ğediyo emme
faydası mı var

“-çıkmadık candan umut kesilmez” dediler
aldım gabil etdim
emme çocuk samıt gibi
soluk almayo,
beti-benzi toprak gibi bomboz,
yaşa(r) sa da eyi olmaz dediler,
“gıyamete gadar baş kakıncı ”

en sonunda biğün
“-höküm Alla(hı) n” dediler

“-biz elimizden geleni yapdık”

“-ömrü bu gadarımış”
….
Allah geride galanlarına ömür versin”miş,
….

“-zati eyiler yaşamazımış”,
….
“-Allah sevdiği gullarını yanına erken alır”ımış,
…..
“-Allah sevdiklerimizi alalak, bizi imtan eder”imiş
…..
“-‘öte dünya ’da bizi garşılarlar”ımış,

“-böğünkü ğibi aklımda
gündönümünden tam iki hafta sonura
bazar derneği ğün
netçemi bilemedim
sankı ölen yavrım deği de benin
canlı cenaze ğibi
ne ağlayabildim,
ne ağıtlar yaktım,
ne yırtındım
hemşirenin birinin elinde inne var
feryat-fığan edersem
bana inne vurcağımış,
söz vahtında açılı derler
ga(y) ri vakıt bu vakıt
kuca(ğı) ma verividiler
guca(ğı) mdakı beş yaşındakı cenaze değil de
yeni gonuşmaya başlamış
sabi-sübyan bi böbe(ği) miş gibi

gonuşa gonuşa düşüymüşüyün yollara
sırtıma alsam alıcığuşlar
gapıvıcağmış sanki
guca(ğı) ma basmışıyın
sıklata filen aldırmadan

hinciki ğibi tomafil filen mi var
ne arar yollarda atlı-arabalı
olsa bile goynumda paramı var
zati hasdaneye
“fakır ilmaberi ”ynen aldılarıdı

yol bilmen, iz bilmen dedikleyin
yayan-yapıldak
guşluk vaktı çıktıysam yola
Salır, Gursarı, Ayıplar, Akdışar
bilmen başga köy var mı
ordan geşdim mi
nereyi nazaman geşdim bilmen

hasdaneye gayınbobam ıramatlık
Dört Osmannarın eşşenen götürdüydü
Anşa'm terkimde
sırtımda sarılı
nerden geldik-nerden geşdik
yolda yolakda ne gediyokan
ne geliyokan
bi Alla(hı) n guluna ıras gelmediydik
Tokmacığı bu tarafa sapıvırınca
bi ağrı-bi ağrı yağırnımda
ceneğimden azı yokarı
duyduğum mu var

işde, Beldecikde ikindin geçeni,
annacımdan gelividi Ak Memet,
“-hayırdır, Döndü bacı” dedi,
“nerden geliyon”
yüzüne bakagalmışıyın,
hemen atından enividi,
guca(ğı) mdakı çocuğun yüzünü aşdı-
hemencicik gapattı
“-seni köye götürmem ilazım emme” dedi
“-gusura bakma,”
bilmen nereli kimin yana gediyomuş
beni atına bindirividi,
“-cilbirini başına geçir de sürüvü
o kendi eve geder”
soraralarsa eve de bi habar yollayvı
Gülüsdan marağ edmesin” dedi

o habire bişiyler deyo emme
duyduğum mu var
atı köye doğru çevirdi
arkasına bi şaplak vurdu
“dah! ! ” deye

eve geldim, ha deyince
atdan enemedim,
böbek guca(ğı) mda
yularını başına geçireyin deye
öy yanna dolaşdım
Allahümme-süm maşa
bakdım at üğül-üğül ağlayo,
nası emme
iki ğözü iki çeşme
hey gurban olduğum Allahım
kullarını ne çok seviyo
acıma cem-i cümleyi ortağ ediyo

ölen oldumuydu
köpe(ği) n acı-acı uluduğunu,
sahabının ardından filen ağladığını,
ekmekden-aşdan kesildiğini
bilirin, duydum da,
…………
atın ağladığını,
hele hele bulgur gibi, gözyaşı döktüğünü
duysam inanmazdım
ik diba gördüm
kendi başıma geldi de,
insan yaşadıkcana neler görüyo
emme duysam inanmazdım
olu mu öyle şey deye
emme gördüm
böğün dünya- yarın ahret
gözlerinden yaş süzüle süzüle
yol olmuş yüzü

bırağıp gedemedi zavallı
başını yere eğmiş
goduğum yerde ma(h) sın masın bekledi
merdimendeki otlara filen bi a(ğ) zını uzatsa
tavığın çana(ğı) na filen sunsa ya
gözüme-gözüme bakıyo
siğim-siğim ağlayo
hey Yaradan Alla(hı) m
hey Ya Rebbim
Guduretini sevdiğim
Gurban olduğum Alla(hı) m

eve geldim deyon ya
evde kimsecikler yok da(h) a
herkeş işinde gaygısında
gonu-gonşu demişsin tarla-tapanda
sen sanısın köyün üsdüne
bi ölü tapra(ğı) saşmışlar
ne arayan ne soran var

ordan gakdım-dutdum
okarıya çıkdım,
gayınnamın demir asma kilidi
her bi yanda
neden sonura aklıma ğeldi
o ğadar çeşmeleri godum geldim de
bi yudum su işmeğ aklıma ğelmedi
bi ara gözüm dakıldı,
gaydırmanın altındahı
basdırıkdakı desdilere
yanmışlar-bozarmışlar getmişler belli

derde derman uçu bile bi damla su
hırkıldağa binmişler uçu bile
çapıt ıslatcaklayın gadak su yok gari
o ğadar sopsovuk,
gürül-gürül akan bunarları
godum geldim de
köy içindeki çeşmelere
dönüp-bakmak aklına gelmesinde
bi damla su yok goca evde

işin aslı sağa-sola bakmak aklıma da gelmedi
hanaya oturuvudum
Anşa gucağımda hala,
bi ağladım-bi ağladım
gözlerimin bunarları ğurumuşdaa
yaş yerine gan akıtmışıyın gibi
gözlerim gan çanağına dönmüş

neçeden sonra tarladakınnar
birer-ikişer eve birikdi
gayınnam heyalladı haralda
olanı alıp-ğedeceğ oldu
emme narasın
ses sedada olmayınca

bi tek o(ğ) lan
“anam gelmiş” deye sevindi
seğidelek yanıma ğeldi
“-ana bazardan bana ne getirdin”
haralda öyle avıtmışlar günnerdir
boğazıma bişiylerin düğümlendiğini
cuvab beremediğimi sezinşe
gönlümü almağuçu belki de
heyalladı belki de
yanıma ilişip, goluma sarıldı
usulcacık
“-Anşa uyuyomu ana” dedi
“-kınalı guzu
..
uyuyo mu”
hayalladı mı bilmen
Allah var bişiyler deycen emme
dilimden bi kelam ses çıkmayo

boynuma sarıldı,
sımsıkı,… sarıldık,
öpdüm, öpdüm
avışlarımınan
öpücüklerini sildim
ıslanmış gözyaşımdan
“-uyuyo anam,
uyuyo kınalı guzum
uyuyo uyandırmayalım
a(ğ) lamasın” dedim

yavrımı ben gedeli yuyan olmamış,
okarı çeşmeden kim su getirivicek,
işden gayıtdan, kim su ılıtcak da
kim yuyvucak
saşları acı-acı kokuyo
insanın burnunun direğini sızladıyo
yalınız deye evde de gomamışlar ellehem
teni yanmış,

kadife teni pörsümüş yavrımın
sırtı sıkkınlar içinde
saşları harman süpürgesi ğibi
terleye guruya
haralda a(ğ) lamış da
gözyaşı yanağında gurumuş
suratı yol yol
boz toprak gibi

ipek yüzü çatlamış,
elleri yarılmış
ponturunun asgısı dikik
düğmeleri gopuk
önü açık,
sıkmasının düğmeleri
ters-mers iliklenmiş

yavrımı ben gedeli yuyan olmamış,
deyon emme
zabah(ı) n zeherinde
yolmaya
gecenin gecinde evlere
insannarın kendi çoluğu-çocuğunu
gördüğümü var bakalım da
benim o(ğ) lanınan cebelleş olcaklar

gerşi gayınnam bireş Osmanlıydı
dirayetli garıydı(n)
guca(ğı) mdan çekdi-aldı Anşamı
“-öleninen ölünmez
Takdir-i İlahı böyleymiş,
ömrü bu kadarımış

kendini denize atsan
“-benim canımı al da ona ver”
desen faydası mı var
gak hordan bi yüzüne su çal
bireş dirayetli ol
daha ne çocuklar doğuracan,
ne acılarını görecen
ihicik iki ğün sonura
biri daha gelcek dünyaya
buna mazifen bitdi,
görünüp duru
Cenab-ı Allah veriyo işde birini daha”
…..
“-bizinkinner dünyaya böyle mi geldi sanıyon
kendi kendine mi böyüyo
bizim de getti dört dene
Azrail aldı,
ben gene…
onu da aldı
bi taha
üş taha
neçeden sonura bi de seni(n) ki
Allah nasip etcek olduktan keyri

ömür vermiş
beş dene de yaşadı
seferberlikde getdi dört denesi de
dirayetli ol
gak gı bi yüzünü yu bi
va!
sankı bi seni kiğeddi
dünne gurulalı
Alla(hı) n gücüne ğeder ğelin
biz gayınboba yanında file
ağlamak,
sımkırtmak bilmezidik anam
hincikinner bi başga
töbossun” deye
söylendi durdu
yönü öte

gakdı-dutdu ordaaan
güçcük gayınımı seğirtdirmiş
“Danacı Hoca”yı ünnetmiş
“-bu yaz ıscağında
ölü beklemez” dediler,
şişerimiş,

ağşam garannığı da
çökdüm-çöküyon derkene
duyan gonşu ğarılar
evlerindeki sudandır gari öyleye
helkelerinnen su ğetirmişler de

hemen gakdılar, duttular
gazana iki-üş helke su vurdular
sankı Anşam…
el gadak bişiy
nası etdilerise, yudular
namazlaya sardılar
bobası gucağına aldı
defnetmeye ğetdiler
Anşamı gara toprağa verividiler
gara topra(ğı) n altına yatrıvıdılar
geldiler

hoca yokarı çıkmadı bile
“-ahşamı gaçırdık, heş değilise
yasdıya bari etişeyin deye

ertesiğün vardım
elimine gomuş gibi
Goca Payamın annacındakı
garaçalının gıyıcığında
çalının guytusuna
bi arşın uzunnuğunda
adı üsdünde çocuk mezeri
çevrikledim etirafını
gırandakı daşlarınan
oğşadım toprağını
bildiğim dovaları
okudum üfledim
toprağını
oğşadım
daşını oğşadım
Anşamın…

bi vakıt
öylece galagalmışıyın
vakıt ne vakıt oldu
kim bili hankı dovayı
kaş kere okudum bilmeyon
gözümün öğündedir hala
toprağın garası
ıslağı
başındakı goca daş
garaçalının içinde galdı
…..
galdı-ğetdi
orda bekledi durdu
Anşam

ha! gerşi o(ğ) lan da varıdı emme
bilmen o gayınnamın yanında
böyüdüğünden,
bilmen neden
Anşaya düşgünnüğüm bireş fazlaydı
onu yere-göğe sığdıramaz
gözümden ırmazdım

üş ay geşdi geşmedi ğızım doğdu
herif “-ıramatlıg anayın adını go(ya) can” dedi
ben dutdurdum ille Anşa deye
Anşa da Gayınbobamın anasının adıymış
anasını bildiğinden mi işde
emer galmış
emme hinci
Anşa benim anşamın adı

gayınım Allah nur işinde yatırsın
Anşa ğoyvudu
ezeni okudu sağ gula(ğı) na
“-Anşa… Anşa…., Anşa.”
bi ta okudu
sol gulana üş defa
“-Anşa…, Anşa…, Anşa..”
deye ünnedi
“-ad dediğin mavı bi boncuk
Allah adıyna yaşatsın” dedi
öyleynen böbe(ği) n adını Anşa ğoduk

aradan onca yıl geşdi,
ondan sonura daha
kaş dene da(h) a çocuğum oldu
o başkaydı,
Allah var;
zati hepisini “-Anşam” deye gucakladım
Anşam deyelek kogdum
hinci dağdan-daşdan
eve geliyo olsam
evde Anşa garşılacağ(ı) mış
gibi geli hala da(h) a
ötekinner böyüdü ğeddi de
sankı anşa üçünün içinde
ben taha yirmisindemişiyin gibi
gapıyı açıp bille göremeyinşe
başım bi hoş olu!
ha deyince kendime gelemen

bi defa uçunmuşuyun işde
Anşam acıkmışdır deye
seğirdelek gelirin eve
gece yarıda gan-ter içinde gakarın
Anşam üsdünü aşmışdır,
yata(ğı) nı ıslatmışdır deye

Anşa da nası
ıramatlık anam gibi
apapbak sımalı
ayınondördü ğibi
alma yanaklı
buyday benizli
payam ğözlü
ğözlerinin garası zından garası
ağı ak
ap-apbak

siyah sırma saşlı
kalem gaşlı
Guduretden
bi Allah vereseğiydi

“gargaya yavrısı şahan geli” derler ya
öyle-böyle deği(l)
yalan deği
ötekinner de benim evladım
onnarı da ben doğurdum
emme
Anşam ırametlik
bi başgaydı.
ta öyle
ilk göz ağrımıdı

İbrahim Çelikli
Kayıt Tarihi : 27.11.2006 10:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


zorluk o zamanımış, insanlık o zaman derdi ebem rahmetli bu ve benzeri bir sürü hikayeler anlatırdı henüz yerleşik hayata geçmemiş yörükler yurtları belli olsa da, toprağa bağlı değiller burada katedilen yol kırk km civarında yaz günü... çaresizlik...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nuh Karagöz
    Nuh Karagöz

    Bunun benzeri hikayeler bende dinlerim büyüklerimizden Allah milletimize bu günleri aratmasın. Kutlarım beyefendi çok güzel bir çalışma. Nuh Karagöz

    Cevap Yaz
  • İbrahim Çelikli
    İbrahim Çelikli

    şiir su gibi berrak, akışkan,
    keşke şaire bunu seslendirseydi,
    Kız Kulesine doğru doğan güneşİ izlemek (((i)))
    Mavi değil gökyüzü, bilinmez bir renk almış (burada bir kelime kayıp) sanırım vurgu kayboluyor..
    senin olmam imkânsız... size uymamış
    saygılarımla
    İbrahim Çelikli

    Cevap Yaz
  • İbrahim Çelikli
    İbrahim Çelikli

    şiir su gibi berrak, akışkan,
    keşke şaire bunu seslendirseydi,
    Kız Kulesine doğru doğan güneşİ izlemek (((i)))
    Mavi değil gökyüzü, bilinmez bir renk almış (burada bir kelime kayıp) sanırım vurgu kayboluyor..
    senin olmam imkânsız... size uymamış
    saygılarımla
    İbrahim Çelikli

    Cevap Yaz
  • İbrahim Çelikli
    İbrahim Çelikli

    o zamanlar henüz insalık ölmemişmiş
    şimdi nerde...
    o zamanlar yaşamak vardı
    eza... cefa... ama
    bu yaşamak mı
    Mesut Gün

    Cevap Yaz
  • Selda Erdoğdu
    Selda Erdoğdu

    Hissettim hikayenizi derinden....Ve bu bir yetenektir.Karakterleri olduğu gibi aktarmak....Gözümde tüm unsurlar canlandı.Ben de taşrada büyüdüğüm için kelimelein çoğunda yabancılık çekmedim.Tek kelimeyle olağanüstü.....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

İbrahim Çelikli