Anneannem’e;
Açıktan eren cennet elması hariç
Kuzinede pişen meyveleri şekerlerdi
Ak örtüsünü çekiştirip pembe dudaklarını yalayarak
Koca çamın tepesinden kozalak akıtır
İlk karılığının damgalı nikahına
Bekçiliğini yapardı
dokuz evlatlı bacasının
Kaç dikeni battı yanağına
Kahpe şamarların..
Gül diye doğurmuştu oysa…
gülüm diye sevmişti..
Pek işlemezdi öyle çorap morap; patik, kazak
Büzme baklavasını, acı tarhananın ardından şaklatıp
Hafiften geçerdi müstehcen alaylara
Fadime’nin tek terlikle kaçışı mesela
Aza Hıdır’ın muhtar karısıyla tıkırdattığı
Samanlık kapısından sonra..
Bir çınardım dedi doksanına varınca
Devrilmeyecektim
Şaştı acısızlığına hastane kapısında..
Çok söylemişti de kocası imam Hasan’a
Bir türlü çağırmamıştı; ne karısını, ne çocuklarını
Kadife kaplı kitabın ruhani masasına
Okudu öylece serin serin, usul usul bildiklerince
Yumdu gözlerini.. Gitti sonra..
Dikeni olmayan, gül bahçelerine…
01.12.07 / DENİZLİ
Nefise Tuşaye KarataşKayıt Tarihi : 4.3.2008 20:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hakan KURTARAN
TÜM YORUMLAR (1)