Hey, kaderim sandığım ömrümün sonuna dek;
Geçer miydi günümüz sormadan, aramadan? !
Açarken kalbimizde çiçekler öbek öbek
Nasıl geldik bu hâle farkına varamadan? !
Hep düşeş gelmiyormuş mutluluk kumarında;
Yeis çaldı kapımı umutlar taşınırken.
Her şey renk değiştirdi zamanın çarklarında;
Benim sevgim katlandı, seninki aşınırken.
“Bahar gibi” demiştim seni ilk gördüğümde;
Işıl ışıl gözleri, pırıl pırıl eteği.
Senden daha sıcakmış meğer bu kış gününde
Sırtımı yasladığım kalorifer peteği.
İstersen artık beni getirme hafızana,
Çok şey ummam nisyanla malül olan insandan.
Öyle bir kabiliyet vermemiş Rabbim bana;
İsteme unutmamı, mahrumum o imkândan.
Kulak versen belki de söyler sana vicdanın:
“Hayat denen geçici, insan denen göçücü”!
Yetmediği zaman da varmış meğer insanın
Sevmemeye takati, ayrılmamaya gücü!
Burda garip bir kuşun kanadı kırılırken
Vefasızlık sevinsin, ihanet kına yaksın;
Son defa el sıkışıp sessizce ayrılırken
Ben hasretin esiri, sen özgür olacaksın.
7 Mayıs 2001
Kayıt Tarihi : 13.9.2015 14:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!