hüznü konuk etmiştik yine
ayrılık tam karşımdaydı
ayrılık iki dudağının arasındaydı
ki çoktan başlamıştı sonbahar rüzgarları
sensizliğe esen
birden,
ellerim yitirdi ellerini
ıssızlığımı dağıtan gözlerini
sürmene bıçağı kirpiklerini
karanfil kokan nefesini
ve kendini alıp yanına
kırık dökük harflerle elveda dedin
bilmediğin bir kentin
hiç değişmeyen rüzgarlarında
unuttun her şeyi
ve terk ettiğin kenti
oysa,
gitmek savrulmaktır
yok ettin beni kaçışınla
ağu içeriyor ayrılığın
sürükleyip götürdün gülüşlerimi
ne kadar oldu bilmiyorum
yollarını gurbet kesmiş
zaman yağıyor sensizlikte
kuşların kanatları kırık
bulutların rengi yok
şiirlerin tadı kaçık
gerçeklerine döndü izmir akşamları
bu gidişin başlangıcı neydi
sonu belirsiz miydi..
aslında zamansız bir ayrılıktı
yokluğun olmasa beni ne öldürebilirdi
ki bu kadar acı vermezdi ölüm
gittiğin günden beri
dalgaları yalnız bir deniz
köpük köpük uykuda düşler
şaraba döndü üzümün tortusu
uzun uzun büyüdü içimdeki hasret
umudun gölgesi bile kalmadı
özlemekten yorgun düştü
belki de eksiktir tuttuğum notlar
içimde bir şeyler kırık dökük
sahil evlerinde ki deniz gülüşünü özledi
yağmur sildi ayak izlerimizi
kimsesiz akşamlar başladı
yürüdüm güneşleri sensiz yıkıldım
hani denizin suyu çekilince
gelecektin yağmurlarınla
takvimdeki yapraklar yerinde sayıyor
uçurumlar mı derin
dağlar mı çok yüksek
hangi ihanetin küfü bulaştı
hangi büyülü yağmurlarda ıslandın
kime ait düşlerin
dönmüyorsun hala
bu yalnızlar kentine
takılır gözlerim uzaklara
dur hele yaz gelsin derim
barışırız belki derim
derim de avuturum kendimi
bir mevsimin hatırı için
üç mevsimin yalnızlığını çekerim
kendimin bile duyamayacağı
sessizlikte boğulurum
yaşamayı çekilir kılan
bir şeyler olmalı yaşamda
çoğalan yılların yorgunluğunda
kilitlediğin acılarımdı
acılar ki umutlarımın hırsızı
keşkelerle dolu
bir ömrü tüketiyorum
yaşam artığı yalnızlıklarda
uykularımı çiğniyorum esmer gecelerde
kaç kez üstüme gelse de ayrılıklar
yolunu hala bekleyişim neden
git gide derinleşiyor susuşlar
uzun bir yalnızlık doluyor aramıza
ne kadar yakınındayım uzağın
bilmiyorum
erteleme artık gelişini
tutsaklığımın bedeli
ödenmemeli bir ömürle
yoksa,
aykırı bir zaman mıydı sorguladığım
ne zaman seni düşünsem
bu kent'te yangınlar çıkıyor
ne zaman siren sesi duysam
yangın yeri yüreğim
kitabın sayfalarında vardı bu yangın
yok diyorsun
anlıyorum ama var biliyorsun
sevgilimiydi izmir sen mi izmir'din
belki de şımartılmış
yalanlardı yazdıklarım.
damıtılırken özlemlerim
dönmemiştin hala geri
izmir hala sensiz uyanıyor
tuşlarında piyanoların
tellerinde kemanların
yar diye sen çalınıyorsun
bense her akşam
çamurlar yoğuruyorum
bu kentin gözyaşlarından.....
ılgın kokulu bir yağmura başlarken
kordon boyundaki gece de
bir kadının yüzü yüzüme değiyordu
iz düşümün çizilmişti dudaklarına
dudaklarıma anason lekesi bulaşmıştı
sarhoştum, yorgundum üstelik
içtikçe boşalan kadehlere
meltem doluyordu
adsız ilişkiler öncesinde
dudaklarını yalıyorlardı gece yosmaları
bense seni düşünüyordum
dudaklarında soluklandığım
o ılık öpüşünü
ve doyumsuz birlikteliğimizi
aslında gurbet hep olacaktır
bitmeyince bu gidiş gelişler
yeter ki sevgiler bitmesin
bir kum saatlik zamanda
bir şiir çıkartmasıydı
cüzdanımda sakladığım resmin
yağmala yüreğimi
ben senin yalnızlığınım
şimdi,
bir şişe rüzgar içip
başımı omzuna koymak varken
küflenmiş karanlıklarda sabahlıyorum
ayaz esiyor acılarımı kanatırcasına
ayrılıklar yontuyor ömrümü
yalnızlıklarımın ardına gizlenmiş
yüreğim çığlığım kan
sen düşüp de boğulduğum su değil misin
ellerinle hazırlamamış mıydın en tatlısını zehrin
umutsuzlukları tutuştururken ellerime
acılara bilenen hançer yakışmıştı sırtıma
bitti su da yürüme denemelerim
yaralarımı kendi ellerimle dikiyorum
rendelenmiş un ufak olmuş
kayıpların içinde yaralıyım
bil ki keşmekeş yaşamdayım
fırtınalarda ıslanıp üşüyorum
uzun öyküler istemiyorum
koşup giden yıllarda boşuna yorma beni
umut kırgın
küfür gibi sızılar var içimde
söz dinlemiyor yaşamak
silahlanmış anılar basıyor gecelerimi
saklı tuttuğum belki de çaresizliğimdir
gözlerimin altındaki siyahlarda
acılarımın tenhalığını biriktiriyorum
yitik dostlukların kavşağında
az buçuk tutunmak istemiştim yüreğine
yetmedi işte
kırıldım dallarında
yağmur muydu yağan
yoksa yıllar mı
yalnızlıkların toplamı kaçtı
bilmiyorum
yine de sen
en büyük rakamı bana ayır
zaten yalnızdı yalnızlık
o ben oluyordum
o kent ben oluyordum
tüm sevinçlerim senin yaşında
yurt bilirim sıcak yüreğini
yalnızlıkla uzlaşamadım
giyin yağmurları gel artık bana
düşleri bozulmadan çiçeklerin
bütün ellerimi sana uzatıyorum
geliyorum desen
bir solukluk vaktim var desen
beklemez miyim seni
kaybettiğim yerde
gelecekten ötesi yok
getir bana geleceği
gözlerimdebir tutam umut
bekliyorum seni
gelirsen,
en uzak tutkularını
acılarla yoğrulmuş özlemlerini getir
gelirsen, ki gel
gelirken kendini getir
gelki,
sevinç yaşlarımı akıtayım omuzuna
solmayan karanfiller açsın
gel ki,
bir şiir daha hüzünle bitmesin
izmir, 2003
Nail YavuzKayıt Tarihi : 24.3.2005 03:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
içimde bir şeyler kırık dökük
sahil evlerinde ki deniz gülüşünü özledi
yağmur sildi ayak izlerimizi
kimsesiz akşamlar başladı
yürüdüm güneşleri sensiz yıkıldım
hani denizin suyu çekilince
gelecektin yağmurlarınla
takvimdeki yapraklar yerinde sayıyor
Değerli arkadaşım, bu uzun ve duygu yüklü ayrılık ve buram buram İzmir kokan güzel şiiriniz için sizi canı gönülden kutluyorum.İzmir,sevgiliye duyulan özlem ve ayrılık acısı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.Tekrar tekrar kutluyorum.
Kaleminize,yüreğinize sağlık.
Dilerim O bir an önce gelir...
Kimbilir belkide gelmiştir :)
İZMİR'DEN SUDE ÖĞRETMEN.
gelirsen,
en uzak tutkularını
acılarla yoğrulmuş özlemlerini getir
gelirsen, ki gel
gelirken kendini getir
gelki,
sevinç yaşlarımı akıtayım omuzuna
solmayan karanfiller açsın
gel ki,
bir şiir daha hüzünle bitmesin
TÜM YORUMLAR (1)