Ey gönül çanağımın altında tüten buhur,
sönme hiç...
öptüğüme benzemeyen,
kara taşlar yığacaklar üstüne
ayrılık sokaklarına dönünce.
Razıyım, dumanın dönsün tepemde
sarhoşluğun ağlatsın
ateşin yaksın isterse
kül etsin
yeter ki soğumasın bu yürek
kurumasın bu çeşme
ayrılık sokaklarına dönünce.
Ateş yanarsa taşar gönül pınarım
gönül coşarsa ağlarım
ağlarsam kurtulurum
sönme ey ateş, sönme
ayrılık sokaklarına dönünce.
Sarı buz geceleridir şimdi bizim oralar
sönersen ben neylerim ey ateş
meydanlara dikilen heykel olurum
hiç gülmeyen çocukların yüzüne
gecelerin doruğunda uyandır beni
yalnız bırakma karanlığın koynunda
ayrılık sokaklarına dönünce.
Zulmün buz denizinde titrer gönüller
karanlık sokaklarında,
soğuk odalarında bizim evlerin
nasıl korurum aşkımı ey buhur
sönerse ateşin
dinme ey yanık sızım, dinme
ayrılık sokaklarına dönünce.
Ayrılık sokaklarının kararttığı gönlüme
kandil aldım aydınlık çarşısından
bir buhur tüttürdüm yüreciğimin altına
şimdi kaynar içimde kazan
Aah! Özlem besteleri rengarenk çocukların
çığlık atarken ayakları dibinde
namaz kılan rengarenk anaların
aah! İçtiğim zemzem
yaş döktüğüm mültezem! ...
bıkkın adımlarımı bekleyen ayrılık sokakları
bu ateşle
sende de bir yanabilsem
Seni çok özleyeceğim
ey MEKKE
ayrılık sokaklarına dönünce...
1988
Kayıt Tarihi : 3.9.2003 15:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)