Ey sevgili;
Hangi sözlük yazmış adına süpürge otu!
Bozkır çalısı, çöl bitkisi! diye.
Oysa sen cennet misal bir bahçeydin.
Bir bakışın bu kadar iz bırakabileceğini,
Kıvılcımı yangına döndürebileceğini hiç ummazdım.
Kısa zamanda bütün benliğimi saran bir olgu,
Sevgi dediğimiz ve bazen korkudan adını koyamadığımız buydu.
Sensizliğin acımtırak,
Yanımda oluşun bal şerbet.
Gözlerinin içi okyanus,
Dizine yattığımda o mesut kalp çarpıntısı,
Öyle huzur öyle saadet.
Sesinin rengiydi geceyi öyle mehtap kılan,
Bir ömür dinlemeyi ne çok isterdim.
Belkide bu yüzden bu kadar hatıra biriktirmem.
Yüzüne bu kadar uzun bakmam beklide bu yüzdendi,
Hiç unutmayım diye hiçbir ayrıntıyı,
Her ayrıntıyı aklıma kazımam ezberlemem,
Bu yüzdendi işte bu ayrılık provası.
Ey sevgili,
Sana bu kadar uzun uzun bakmam,
Hicrana gömüldüğümde kendime teselli bulmam içindi.
Sen sarılırken giydiğim kazağı,
Yıkamayalı çok oldu yar,
Üstünde hala kokun ve iki tane saçın var,
Verdiğin gofreti hala yemedim.
Hediye ettiğin kitabı hala bitirmedim,
Adı gibi her hecesinde AŞK’ı arıyorum.
Sen sarılırken dudaklarının değdiği yer,
Hala soğumadı,
Bana senin gibi sarılan hiç olmadı.
Bu yangını hangi deniz söndürür,
Yahut hangi yağmurlar,
Hangi kar, hangi mevsim.
Yoksa yeni yangınlar mı kül eder bu ateşi,
Soğutur.
Bilmem kendimi hangi nehre atsam,
Yahut cevherlerle eritsem,
Bedenimi yaksam,
İçim soğur mu.
Asıl içimi acıtan neydi biliyor musun,
-Gel! desen gelemeyecektim.
Şayet gelsem “gitme” desen kalamayacaktım.
Bileklerimde kelepçeler, ayaklarımda prangalar varken,
Neydi bu bilinmeyen denklemim.
Bir gönül yıkılması mı?
Meme bilmeyen bebeğin süte kanması mı?
Tencerenin kapağının bulması mı?
Bilemeyeceğim.
Diyeceğim şudur ki;
Bu yaşadığım Aşk mı,?
Bu Aşk ise bugüne kadar yaşadıklarım neydi.
Anladım ki Bu Aşk’tan da öte,
Hiç olmak gibi bir şey.
Aynaya bakarken akislerde seni görünce anladım bunu.
Bu ayrılık provasını oynarken sahnede,
Sol göğsümde bir Funda çiçeği takılı,
Öyle mütebessim,
Öyle edalı,
Kaç oyun sahnelendi,
Kaç perde kapandı,
Salonlar doldu boşaldı,
Ama o asla kurumadı.
Kuruyamazdı…
Hicranımla sulandı.
Ey sevgili,
Adını fısıldıyorum bazen kendi kendime,
Yazdığım şiirlerden utanıyorum,
O efsunlu isim,
Kalbimin en derinine işliyor
Ve orada kalıyor.
Bir yankı gibi yayılıp gidiyor tüm benliğime.
Ey sevgili;
Hangi sözlük yazmış adına süpürge otu!
Bozkır çalısı, çöl bitkisi! diye.
Oysa sen cennet misal bir bahçeydin.
Kayıt Tarihi : 27.5.2016 17:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!