Elâya çalıyordu gölgede gözleri, güneşte yosun nispeti, geceleri pusulasız, haritasız yol gösterdi, aşkından yarı sarhoş, yarı mayhoş gezenlere.
Omuz başlarında kızıl dalgalar dans ederdi, fırtına estirirdi yürüdüğünde her teli tek tek lavanta bahçesi, aklım başımda mı yoksa hülyada mı? Kim bilir…
En son on beşimde âşık olmuştum evleri bahçeli, duvarları kireç sıvalı Ayşe teyzenin çilli kızına. Kaç yıl geçti aradan, ne evim olsun istedim iki gözlü kutu misali, ne kuzineli sobada çıtırdayan sevinçlere özendim ve camgüzeli bir karım olsun istedim canı istediğin de açan.
“Tek tabanca iyisin” dedim, aynadaki deli adama göz kırpıp! ...
Ta ki kapılarımı zorlayan, davetsiz geçip yüreğimin baş köşesine bağdaş kurup oturan “sen” anmayım/anmayın sizde adı lazım değil! ... Sanmayın kızgınım sanmayın öfkemden anmıyorum adını, yanıyor dudaklarım ismini zikredince, ığıl ığıl bir hüzün merasimi başlıyor önce keman sonra ud taksimi ayrılık makamından.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
'Kaleminize yüreğinize sağlık çok güzeldi kaleminiz daim ola saygılar'
tek kelimeyle harikaydı diyebiliyorum. tam puan ve hoşgeldiniz aramıza.. Gül Doğan
Değerli şairem usta kalemsin vesselam...Konuşturmuşsun yine kalemini...TEBRİKLERRR
bir hata aradım ama bulamadım, her zamanki gibi usta bir kalem, yüreğine sağlık:
Elâya çalıyordu gölgede gözleri, güneşte yosun nispeti, geceleri pusulasız, haritasız yol gösterdi, aşkından yarı sarhoş, yarı mayhoş gezenlere.
Omuz başlarında kızıl dalgalar dans ederdi, fırtına estirirdi yürüdüğünde her teli tek tek lavanta bahçesi, aklım başımda mı yoksa hülyada mı? Kim bilir…
En son on beşimde âşık olmuştum evleri bahçeli, duvarları kireç sıvalı Ayşe teyzenin çilli kızına. Kaç yıl geçti aradan, ne evim olsun istedim iki gözlü kutu misali, ne kuzineli sobada çıtırdayan sevinçlere özendim ve camgüzeli bir karım olsun istedim canı istediğin de açan.
“Tek tabanca iyisin” dedim, aynadaki deli adama göz kırpıp! ...
Ta ki kapılarımı zorlayan, davetsiz geçip yüreğimin baş köşesine bağdaş kurup oturan “sen” anmayım/anmayın sizde adı lazım değil! ... Sanmayın kızgınım sanmayın öfkemden anmıyorum adını, yanıyor dudaklarım ismini zikredince, ığıl ığıl bir hüzün merasimi başlıyor önce keman sonra ud taksimi ayrılık makamından.
Ayrılık diyorum sanırım kendimi kandırıyorum. Bir ben sahip çıkmış olmalıyım bu aşka, bir ben yılan yuvasına çomak sokmuşum, sokaklarda sabahı sabah edip şişe diplerinde seni aramışım. Meğerse bu sevda yoluna tek kişilik bilet almışım.
Duydum ki; evleri üzüm bağlarının içinde sefa süren, soysuz şarap zengini kıl Ahmet’e gelin gidiyormuşsun. Vay bana vahlar bana, şiirleri Kaf dağına köprü olan bana. Yazıklar olsun ruhunu iki dal sarı halkaya satan sana, yazıklar olsun parmağına taktığın demir halka idam ipin olsun. İki satır düğün hediyem var o da senin kefaretin olsun.
Nasibim olaydın, alın yazım ana sütü ile işli
Sol yanın(m) boydan boya uyuşmalıydı “aşktan”
Belki de,
Mor çiçeklerle bezenmiş Kızıl dalgalar,
Süzülmeliydi, ben gururdan kaftan giymişim.
Yanında…
Beyaz öpülesi gerdanında
Dantel zarafeti, omuz başı utangaç, işveli
Kuğu kıskançlığı, bir derin dudak ısırığı…
Belki de kimselere yaraşmadı “beyaz” bu denli..
İçinde sen olduğundan mı?
çok çok güzeldi.............tepeden tırnağa...........................saygılar
KUTLARIM
CAN KURT HAKLI.
HACI EMMİ HAKLI SÖZE NE DESİN:-))
ŞAKA BİR YANA,
ÇOK GÜZEL.
TEBRİKLER KARDEŞİME.
SELAM VE DUA İLE.
Elâya çalıyordu gölgede gözleri, güneşte yosun nispeti, geceleri pusulasız, haritasız yol gösterdi, aşkından yarı sarhoş, yarı mayhoş gezenlere.
Omuz başlarında kızıl dalgalar dans ederdi, fırtına estirirdi yürüdüğünde her teli tek tek lavanta bahçesi, aklım başımda mı yoksa hülyada mı? Kim bilir…
En son on beşimde âşık olmuştum evleri bahçeli, duvarları kireç sıvalı Ayşe teyzenin çilli kızına. Kaç yıl geçti aradan, ne evim olsun istedim iki gözlü kutu misali, ne kuzineli sobada çıtırdayan sevinçlere özendim ve camgüzeli bir karım olsun istedim canı istediğin de açan.
“Tek tabanca iyisin” dedim, aynadaki deli adama göz kırpıp! ...
Ta ki kapılarımı zorlayan, davetsiz geçip yüreğimin baş köşesine bağdaş kurup oturan “sen” anmayım/anmayın sizde adı lazım değil! ... Sanmayın kızgınım sanmayın öfkemden anmıyorum adını, yanıyor dudaklarım ismini zikredince, ığıl ığıl bir hüzün merasimi başlıyor önce keman sonra ud taksimi ayrılık makamından.
Ayrılık diyorum sanırım kendimi kandırıyorum. Bir ben sahip çıkmış olmalıyım bu aşka, bir ben yılan yuvasına çomak sokmuşum, sokaklarda sabahı sabah edip şişe diplerinde seni aramışım. Meğerse bu sevda yoluna tek kişilik bilet almışım.
Duydum ki; evleri üzüm bağlarının içinde sefa süren, soysuz şarap zengini kıl Ahmet’e gelin gidiyormuşsun. Vay bana vahlar bana, şiirleri Kaf dağına köprü olan bana. Yazıklar olsun ruhunu iki dal sarı halkaya satan sana, yazıklar olsun parmağına taktığın demir halka idam ipin olsun. İki satır düğün hediyem var o da senin kefaretin olsun.
Nasibim olaydın, alın yazım ana sütü ile işli
Sol yanın(m) boydan boya uyuşmalıydı “aşktan”
Belki de,
Mor çiçeklerle bezenmiş Kızıl dalgalar,
Süzülmeliydi, ben gururdan kaftan giymişim.
Yanında…
Beyaz öpülesi gerdanında
Dantel zarafeti, omuz başı utangaç, işveli
Kuğu kıskançlığı, bir derin dudak ısırığı…
Belki de kimselere yaraşmadı “beyaz” bu denli..
İçinde sen olduğundan mı?.......SENİ SEVİYORUM HEMŞERİM..YÜREĞİNE KALEMİNE SAĞLIK..TBRKL..TAM PUAN BENDEN..
Her zamanki gibi mükemmel olmuş...ama bizi hep unutuyorsun nedense :(((
hiç uğradığın yok maaşallah...
saygılarımla...
Nasibim olaydın, alın yazım ana sütü ile işli
Sol yanın(m) boydan boya uyuşmalıydı “aşktan”
Belki de,
Mor çiçeklerle bezenmiş Kızıl dalgalar,
Süzülmeliydi, ben gururdan kaftan giymişim.
Yanında…
Beyaz öpülesi gerdanında
Dantel zarafeti, omuz başı utangaç, işveli
Kuğu kıskançlığı, bir derin dudak ısırığı…
Belki de kimselere yaraşmadı “beyaz” bu denli..
İçinde sen olduğundan mı?
BU SENİ SEVDİM SENLİĞİ KALBİNDE RENK RENK AÇMAKTA...
SEVGİYLE NEŞE
Tam Puanımla
Gökmen Yılmaz ERDEM
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta