ellerinin sıcaklığında kavrulurken bedenim
uyandım birden bire, çalan telefonun sesiyle
yalnızlığımın en gerçek sesiydi
telefonun sesi,
doğrulup ağrılı bedenimle
uzandım
sesindi sımsıcak saran
anladım ki
ayrılmamışız
hiç bir zaman
ve yoktu ayrılık denen şey aramızda
bedensel ve maddesel bir sızıydı bizimki
yüreğimize ağrısı vuran
türkülerimin başına koymuştum seni
şarkılarımın en güzel yerindeydin sen
ve rüzgar saçlarının kokusunu taşırdı.
başımı döndüren bir ezgiydin sen
ne zaman dinlesem
ayaklarımı yerden kesen
işte o zaman anladım ki
ayrılık denen şey yoktu aramızda
ne zaman bir sohbete başlasam
söz yolunu şaşırıp
ilk sokakta sana çıkardı
ve güzele dair ne varsa
hep seni anlatırdı
nargile için için yanar
ben duman olur dağılırdım
sonra yüreğinin sıcaklığı
doldurur odamızı
ben ikimize kanardım
işte o zaman anladım ki
ayrılık denen şey yoktu aramızda
bir yürek burkulmasıydı,
yolunu şaşırmış ilk sokakta
fesleğen kokardı tüm şiirler
ve anı defterinde
yassılaşmış bir sevdaydı bizim ki
naftalinli zamanlardan kalma
ve yangında ilk kurtarılacak
anlamında
ellerim birbirine dolanır
gecenin karanlığında
yastığımda sana sarılırdım
ve o zaman anladım ki
ayrılık denen şey yoktu aramızda
döverken dalgalar köhne vapuru
dolanırken boğazın sularında
tuzlu bir nem olur yapışırdım
ilkbahar rüzgarına
bir poyraz bir karayel
alıp götürürdü beni sana
yağan yağmura kara inat
beklerdim seni
sahilde yapayalnız acılardan
betonlaşmış bir halde
sarhoşlar içkileri ile gelip yaslanırlardı bana
martılar simitlerini paylaşır başımda
çocuklar en güzel oyunlarını oynardı
etrafımda
sonra sen çıkar gelirdin
saçların rüzgarda sallanır
beni tuz gibi su gibi eritirdin
bir sigara içerdim
sigaranın dumanı ile
bende biterdim
ve anlardım ki o zaman
ayrılık denen şey yoktu aramızda
aşkın ilk harfleri gibiydi
sevgin acemi
çocukça ve telaşlı
dokunsam sana dünyanın sarsılacağını
düşünür
ellerini kaçırırdım
tomurcuk açan dallarda
ve en masum bakışınla
sus derdin bana
kelimeler sözcükler
ve görüntüler
kalsın tüketmek isteyenlere
bu dünyada
biz kaçıp gidelim
ellerimizin yüreğimizin
ve sevgimizin
özgürlüğünün
materyalist çıkarlara
kapılmadığı limanlara
işte o zaman anladım ki
ayrılık denen şey yoktu aramızda
sabaha kadar haftalarca aylarca
baksamda sana bitmez derdim
bu karalama bu sözcüklerin yaşadığı
kovalamaca
bırakıp bütün yaşanmışlıkları
virane olmuş bu kentin
arka sokaklarında
kaçalım dedim
gün batımının
yokluğun olmadığı
o limana
o zaman anladım ki
ayrılık denen şey yoktu aramızda
sessizce izledim sonra
gece boyu gözlerini okşayan kirpiklerinin
sevda ile birbirlerine kenetlenmesini
ve nefes alış verişindeki huzurun
yüreğimi sakinleştirmesini
ellerini tuttum sonra
yüreğinin tınısı ellerinde
yüreğimi eritirken
omzunun en anaç yerinde
uyuyakaldım sonra
bir kayıp çocuk şefkatinde
işte o zaman anladım ki
ayrılık denen şey yoktu aramızda
sıçrayıp gece susuzluğun esareti altında
anladım ki
susuzluğum değildi aslında
ellerimin ve yüreğimin bırakıp
beynimi bir kenara
kelimeleri sana ve aşka dair
hizaya getirme isteğiydi
durmadan hayatla beraber
akarcasına
işte o zaman anladım ki
ayrılık denen şey yoktu aramızda
Kayıt Tarihi : 29.3.2008 14:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ankara 29 Mart 2008
![Erdem Kapusuz](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/03/29/ayrilik-denen-sey-yok-aramizda.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)