kır kahvesinde uzayan gün
çuha gibi serilirken masalara
karanfil çiğneyen çaylı ihtiyarlar
ölümden konuşuyorlar
yâhut bir ölünün arkasından
buruklar, iskemlelerinde
tahta atlarla avunan çocuklar kadar
herkesin kafasında meçhûl mezarlar
kendi ölümlerini kazarlar
sonu toprak kokan öyküleriz mâdem
neden indiriyoruz aşkı duvardan?
ipliği pazara çıkarılmış bir ipekböceğiyim
yanlış yerlerde örülüyor kozam
hangi tarlada, hangi çiçeğe yetişeyim o zaman?
öyle bir oynaması var ki çocukların, daracık sokakta
baktıkça, yüreğim ufalıyor ikindi sıcağında
bitmiş artık, her işin başında
o kuş dönmesiyle kanatlanan heyecân
evlerden birinde, günlerden her gün
ağır ağır kanıyor gök; kızıl ve sağır
akşamın kestiği yerden
atları yorgun ordumun
acıları dönmedi daha seferden
6 Nisan 2016 Çarşamba / İstanbul
Halil IşıkKayıt Tarihi : 7.4.2016 00:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Halil Işık](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/04/07/ayrilik-bile-degil.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!