Deyince alnıma, kış gününde cehennem gibi kor bi ateş ;
İşte ben o vakitte anladım nedir ayrılık.
Anladım ki düşüme giren annemin elleri değildir irkilten beni.
Vücudumun sıtmadan alev alması hiç değil.
Ne güz geçti üzerimden oysa, ne kış ne boran.
Düpedüz bir tren katarının çarptığıydım.
Bir taşın başını ezip, bir orağın kollarını biçtiği başak.
Kırık bir cam parçasından koca ormanın yanmasıdır ayrılık.
Bir avcının bir ceylanı gözlerinden vurmasıdır.
Bir yüreğin başka bir yüreğe sevgisinin susmasıdır ayrılık.
Bildiğin yolları unutmaktır olsa olsa,
Sana geldiğim zamanları tersine yürümektir.
Kapını çaldığım da, kapının arkasında olup evde olmayışındır ayrılık.
Derin bir düşüncenin içinde git gide dibe batmaktır,
Ezberinde olan sana öğretilmiş herseyi unutmaktır.
Hatırlamamak anımsamamak umursamamaktır.
Cevabını çok iyi bildiğin bir soruyu bile isteye yanlış yanıtlamaktır ayrılık.
Güzel bir gelecek düşüyle yollara düşüp,
Yaşın büyütülerek asılmak,
Yani gecenin üçü, sabahın beşinde büyüyüp hala çocuk olmaktır ayrılık.
Yaşadığın tüm hayatı gözlerinin önünden geçirip, kaderini bir bir sorgulamaktır.
Doğru bildiğini söyleyip, derinin etinden ayrılmasını göze almaktır.
Dost ellerle taşlanmak, vaktinden önce yaşlanmaktır ayrılık.
Canına kıydığın çiçeklerin bedduasıdır.
Yuvasını bozduğun kuşların bedduası.
İncirin Zeytinin bedduası.
Bir sabah uyandığında sofrada ki ekmeğin boğazında kalmasıdır ayrılık.
Suyun seni boğmasıdır,
Senin ellerinin yine senin saçlarını yolmasıdır.
Yediğin herşeyi midenin kusmasıdır ayrılık.
Kalp sıkışmasıdır.
Siren sesidir.
Acil kapısıdır.
Narkozsuz bir ameliyatta,
Bedeninin o masada kalmasıdır ayrılık.
Kayıt Tarihi : 6.2.2025 01:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!