Ayrılığın Gayrı Meşru Tutkusu

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Ayrılığın Gayrı Meşru Tutkusu

“Sevilenin hatalarını görmez aşk
Sevilmeyenin görüntüsünü bilmez aşk “

Gecenin betimlerinde eriyordu bakışların. Hayali bekleyen bir ruhun sonatına paklanırdı yadın.
Geleceğe kucak açan silinmez bir geçmişin aşk ummanıydım. Beni suların aşkına yazdı algılar ve dalgalar.

-B/ağrıma seni eklerdim. Acırdı gün yüzüm.Isıtırdım sensizliği kaldığın günlerin unutulmazlığında.Biraz kendime geçerdim, biraz kendime kalırdım senin için.Ya da ne fark eder ki benim için.

İmkansızlığa gebeydi Meryemi bekleyişlerim. Ben İsa olmuşum yoluna.
Kırk Haramilerim ve Havarilerim var. Kutsi bir uğraşın aşk ermişiyim.
-Senin geçmişin ve yeniden bana gelişin oynuyordu hayalimin sahnesinde.
Rüya gibi değildi. Bilinçaltı zehirlenmesini tümlemiyordu yaşadıklarımız.
-Sen gitmelerin kedisi gibiydin yumak yumak bekleyişlerimle oynuyordun.

Unutulmazlığa gebeydi,gelişe bebekti,aşka çocuktu, tutkuya asil anneydi.Bizi doğuran yarin aşk annesiydi kakalışımız.

Gönlümde yığınak yaptığın hislerin sisleri değer ufkuma.Umuduma savruluyordu güleçlerin. Gülüşüne metelik atıyordum.
-Emekleyen gelişin yolundaydım. Yol ile g/özlem arasında
gözleri görmüyordu bekleyişin. Kör ,kor olmuş bakış açısının
güvercin uçuşunda seni bekledim halim.

-Düşüyor,döşten düşe yanılgılarım.Ruhum sarsıyor.Depremine dölleniyor canhıraşın.Bitiyorum senden… Eskimez bir yazıtın ortasında seni yazıyor kaderin kaderi.
-Aşka ders veren ilmi bir yanılgının yangınındayım.

“Görünüşe göre aşk iksiri diye bir şey varsa, bunun bir nöroendokrin kokteyli olacağı kesin. İksirin nasıl yapılacağı halen gizemini korumakta belki ama içeriğindeki olası maddeler birer sır değil.
Bolca oksitosin, biraz vazopressin, yeteri miktarda dopamin, hayli feniletilamin, bir tutam endorfin ve ilave seks hormonu baharatları... İşte karşınızda modern bilimin aşk iksiri...”
-Şimdi bu iksirin sessizliğinde hangi bakış beni tümler. Hangi ben aşk olur sana.

-Sızıyor özlemin. Sen sen birikiyor sevda. Sular susar sensizliğe.
Mecburen sana ıslanmanın dudak ucundayım. Öp beni aşkından.
Dokuduğum sevi halısından halimi anla.Nakış nakış aşk işlensin.
Gerçeğine çoğalan bir ömrün son zerresinde seni işlemek görevindeyim.

-İçimde içinin pınarları düğümlenir. Kördüğümlerini sarar kör mecalim.Seni sana bağlayan haklılığın son hecesinde bana gelir özlem yıldızı.Göğünde üşürdü göğsümün sol yanı. Saçlarını arardı ellerim ve senli sellerim.
Ben haline çarpardı ellerin ve de yellerin. Üşürdüm sen’den.
-Yalancı bir gülümsemenin sunağında yıkanırdı senli umudum.
Seri katil gibi suratsızlığını her dem vurma aşinalığındayım.
İpini çeken bir cambazın aşk hünerine kapılmadan,sihrini yüreğinde arardım.
-Arardım seni, arardım beni.
Sensizliğe meftun solo, sol yanımdan haykırışımı söylüyor.Duyuyor musun ,dinliyor musun hala ikimizin can parçasını.
-Düello kendime gelişedir. Ben döndü dünya yerine. Bugün hep gece, hep senli rüyaların eksenindeyim. Saat senin akrebinde duruyor.
-Yokluğun koro şeklinde.

-Gel meselesi kadar sorun oluyor tarihsel mücadalem.

- Ben söndü… gölgem oyandı senden.
Perde yırtıldı bağrımdan…Seni oynadım bağrı yanık y/amaçlarda.
Gelmesen de olur… Ben ile solo seslenişlerde gelen sol yanım akar.
Ben bitti.Perde açıldı. Sen oynandı sözsüz senaryoda.
-Özlemişim bütün kurgu bundan ibaret cançiçeğim.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 19.4.2011 11:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan