Ey sevgili;
Kırık bir tebessümle,
Gözlerini gözlerime akıtıp,
Bir mendil yolcuğunda yollarına bakıtıp,
O el salladığın sarı taksiyle,
Gözlerimden firar ettiğin gün,
Ardından gözyaşlarımı yollarına serptim.
Dönen lastiklerine yüreğimi bağladım;
Öyle bağladım ki yerlerde sürünüp çiğnensin diye.
Leonardo da Vinci’nin tuvalinden var olan,
Mona Lisa’dan daha güzel olan sevgili,
Hüzne batmış o masum hayalini,
Şu deli gönlüme resmedip,
Bir gardiyan gibi gözbebeklerimde hapsettim…
Ey sevgili;
İşte o gün ayrılığın acı zehri,
Başımdan aşağıya doğru döküldü
Bakışların var ya o bakışların,
Yağlı bir kurşun gibi yüreğime işledi
Ve bir sabah uykusu kadar,
Düşen omuzlarıma bir yorgunluk çöktü,
Kasırgaya tutulmuş fidan gibi sallandım.
Bakışlarımdaki eski mutluluğun kırıntıları,
Yamalı asfaltta öylece asılı kaldı.
Öksüz çocuklar gibi boynum büküldü,
Kör bir sessizliğe büründüm,
İçli içli burnumu çeke çeke,
Ardından ağladım hep ağladım…
Ey sevgili;
Gönlümden taşan aşkın pınarını,
Şu kavrulan sineme akıttım,
Yüreğim göğsümün ardında titremeye başladı,
Mecalim tükendi perme perişan oldum.
Başım öne eğildi içim dışım dağlandı,
Üstüme kasavetli bir sessizlik çöktü,
Yanaklarım mosmor kesilip dudağım büzüştü.
Tutmaya çalıştığım hüzün yağmurlarına hükmedemedim ki,
Bir külçe gibi kaldırıma yığıldım.
Elim dizlerimin üstüne düştü,
Tüm anılarımı o bindiğin hınzır taksi,
Seni benden alarak seni benden çalarak,
Çok uzak diyarlara götürdü.
Kayıt Tarihi : 1.5.2015 23:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!