m.
Rüzgarda bir duadır saçlarının arasına üflenen,
Gizli bir el gibi dolaşan pervasızca,
Güneş kızıllığını çekerken tepelere doğru,
Ussuzlaşmanın tamda yeridir,
Bir tepe, bir kız ve saçları,
Rüzgar okşayadursun özlediğim yamaçları,
Ben her denize baktığımda ayine başlarım kayıtsız,
Seni anarım, seni anarım, ararım seni.
Çalarken sabaha doğru bir siren sesi,
İrkilerek uyanırım tren garlarında,
Ötelerde, ötelerde aradığım,
Gözlerinde kendimi taradığım,
Bir durak ki varlığın artık hiç varamadığım,
Bir istila bir yangın bir infilak,
Tam en güzel şarkıda kırıldı da plak,
Ben aptallaşmış gözlerle olsa gerek,
Baktığımdan kırıklara,
Biri bana gönül ışığını dağlar arasında bıraktığından mıdır?
Bu çok ışıklı şehirde özümlediğin karanlık dedi,
Kim bilebilir ki?
Oysa geceperest değilim,
İçimdeki ışığın yoktur eşi,
Hem gündüz beklerim,
Hem geceyarısı güneşi.
a.
Anlayabilseydin keşke,
Yüreğim titredi yine sevgili,
Gece bir deryadır atıldım koynuna,
Bir turna uçuyordu üzerinden bir martı,
Gide gide ötede birleşti karartı,
Ben iyice anladım ben değilim artık,
Kan damardan ne zaman azat oldu ki?
Damar kansız ne zaman damardı?
Hani mecnun çöllerde Leyla’yı arardı,
Gelip geçen kervanlara onu sorardı,
Önce çöl sustu sonra gece,
Sükutun çığlıklarını taşıdı her hece,
Mecnun anladı baştanbaşa Leyla olduğunu artık,
Çok ağladı Mecnun, çok anladı,çok sustu,
Çünkü susmaktı işin sırrı,
Kalpte taşımaktı,
Aşkın çarmıhında ruhun gerilmesiydi,
S\onsuzluğun ızdırabını duyup,
Bir gece mesafeleri aşarak ona yürümekti,
Her menzil bir duraktır,
Sevgiliye koşana,her binek buraktır.
ş.
Boynumda ateşten bir siyah atkı,
Karşımda küskün bakışlarına vurulduğum kızkulesi,
Ben maznun anlamları yüklenirken,
Sen yine firarlardasın kendinden,
Oysa aynaya bakabiliyor musun gerçekten,
Gördüğün şey baktığınmı sahi,
Seninde boynunda bir ateş yanıyor mu,
Ansızın uykudan uyanıp şafağı anıyor mu,
Çok koştu çok dağlar aştı insan,
Bir kendinden aşamadı,bir kendini aşamadı,
Oysa ben yokum işte, sende yoksun dedim aşk var,
Vesaire tutulmasına yakalanmıştı gözlerin,
Aşka indirdiğin bir kırbaçtı sözlerin,
Yinede gülüşün hala devadır her derde,
Bazen hayalin açılır da ufkumda perde perde,
Senin iklimin sarar ruhumu,
Hiç bitmesin isterim hiç yitmesin,
Ama bilirim sen sana aşık oldukça sürecek bu firak,
Şu bir avuç dünyada aşık maşuka ırak,
Ah leyla ah cana candan yakın,
Ah bu içimde dinmeyen.
Ateş_i işti\yak.
u.
İliklerime işledi titremekli sema,
Helak olunası yaşantılar geçiverdi gözümden,
Ondandır birden yükseliverdi sular,
Salt bir gözlerimden boşalmadı yağmur,
Günahkarız ama yinede tertemiz bir sayfa için,
Ruhun ve Nuh’un gemisini gördüm ufukta,
Aşk yelkenlerini açmış,
Yarıyordu denizi,
Arıyordu,
Bir çifti, ikimizi,
Haydi gel dedim uzattım ellerimi,
Elimde boşluk,rüzgar ve daha neler,
Elimde anlamsız bahaneler,
Biraz da yıkılmışlığımla bindim gemiye,
Nuh ve bende aynı hüzün,
Dağlar ardında kaldı yüzün.
k.
Artık bende bir duayım,
Rüzgar kadar pervasız olmasa da,
Bende eserim kale burçlarında,
Gar banklarında, gemi yelkenlerinde,
Senin dudaklarından dökülmeyi isterdim,
Rüzgarın nefesinden döküldüğü gibi,
Ama sen dua etmezsin değil mi,
Şimdi şafak doğacak,
Şimdi bitecek şeb-i yelda,
Ya leyli içinden haykıracak artık mecnun,
Yarasalar uyuyacak mağara diplerinde,
Ben senden sürgün. ben yine sana tayin,
Işık hüzmeleriyle bitecek birazdan ayin,
Neydi sendeki hal diye soracaklar?
Bir ayna gördüm düşümde,
Baktım,baktım hep onu gördüm,
Sonra aynadan çıkıp o bir tepeye kaçtı,
Bir rüzgar esiyordu,
Bir kızın saçları yalnızlığa ağ(l) ıyordu
Kayıt Tarihi : 2.4.2009 23:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir geleneksel Ankara Rüzgarı şiir grubu yarışmasında ikinci olmuştur. Bir şiiri açıklamak ne kadar doğrudur tartışılabilir.Ama şu varki şairler genellikle uzak durmuşlardır bu tutumdan.İsmet Özel bir şiiri nasıl açıklarız sorusuna,yine bir şiirle diye cevap vermiştir.O yüzden bende adeti bozmayarak mesneviden bir parçanın tercümesiyle açıklamak istiyorum. Birgün biri çok sevdiği dostunu ziyarete gider. Kalbi vuslat iştiyakıyla çarpmaktadır. Kapıyı çalar, İçerideki, kimsin? diye sorar. kapıdaki benim der. İçerdeki tekrar seslenir; Ey benlikten sıyrılamamış kişi git,ham kişinin bu sofrada işi yok. Ayrılığın ateşinde piş öyle gel. O kişi gider tam bir sene dolaşır.Ve kalbi hakikate uyanır. Tekrar dostunun ziyaretine gelir.Kalbi ayrılıkla parça parça olmuştur. Gelir ama kapıyı çalamaz.Dosunun bahçesinde dolaşır durur. Sonra cesaretini toplar ve kapıyı çalar.içerideki yine seslenir. Kim o? Dışarıdaki; Ey sevgililer hükümdarı,Ey dostlar serdarı dışarıdaki bütün varlığıyla sensin. içerideki seslenir, Gel gir içeri o zaman, ev çok küçük iki kişi sığmıyor. ........................................................................... Aşık için hep sevgili vardır,Aşık aşk ateşine düştüğü anda ben kelimesini dirilmemek üzere mezara gömmüş kişidir.

TÜM YORUMLAR (4)