pahalılık ve artan vergileri saymasak da tedirginiz
diplomasinin batağında uygunsuz çentikler
fikrin yerini almış boş zikirler kadar soğuk
kalbinin yurdunda bekleyişler.
bizi kahpe bir kıskacın içine attılar
kör kuyulara ipsiz terk edildik
kapanın ağzında her birimizden bir parça
kaçıyor olmanın güzelliğiydi o arsız ütopya
belleğimizdeki uçsuz tarlalara.
içimizde ikimizden bir harabe
penceresi hala gökyüzüne bakan
belki de gökyüzü kuşun çölüdür
birazı umut birazı keder.
şimdi biz hangi seraba inanalım?
hangi kumu sürelim topuğumuza?
benim gecem vardı ömrümün incisi
birdenbire dalda titreyen yaprak
birdenbire çeliği sertleştiren su
birdenbire aydınlatıyordu karanlığı
yaşamın bütün şifrelerini açığa çıkaran
kendimliğimle kalıyordum
elimde çocukluğumun tahta atı.
bizi bir çatıdan uzağa fırlattılar
odaların yüksek avizelerinden sarkan aşksızlık
onlara kötü dedik iyiyi aramaya yeminli
sevmek hep iyi gelirdi üzerine incelikler giyinmiş
kentlerin huysuz kalabalığında rast gelsek bilinmeyecektik
bir tırmalayış kaldı etimizde
onlarınsa yücesiz yükselişleri.
bir belkiyi kapım bildim
eşiğinde onlarca açıp solan tomurcuk -kuşku,
ah benim sönmeyen ışığım.
merhaba ben geldim
tanrım, şiirim, evim
çocukluğumu getirdim masum düşler içinde
belki de sen böğürtlen bahçelerinde kişneyen tahta attın
ağzına kırmızılar süren.
21 Mayıs 2018
Sema EnciKayıt Tarihi : 30.12.2024 23:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.