* Refika Doğan Hanıma İthafen…
Her sabah; bir daha, bir daha aynaya bakarız.
Sanki kendimizi hiç görmemişiz gibi, tanımıyormuşuz gibi…
Yoksa, kendi yüzümüzü unutur muyuz, endişesi içinde olduğumuzdan mı? ..
Her ne sebeple olursa olsun, bakarız işte.
Sanırım, biraz da “Acaba bugün nasılım? Daha mı yaşlandım? Düne göre daha mı farklılaştım? ” gibi soruların cevabını yüzümüzde, gerçeğimizde görme endişesi de olabilir, bu her gün, her gün bakmalarımızın sebebi.
Elbette yaşlanıyoruz.
Bu yüzden değil mi, bütün endişelerimiz…
Bu yüzden değil mi, “gelecekte ne olacak, nasıl yaşayacağız yarınımızı? ” sorularının cevabını arayışımız?
Gelecek için aranan bir cevap.
Yarınlarımızı bugünden görme arzusu ve belki de şimdiden, gelecek adına alınabilecek tedbirlerin neler olabileceği düşüncesi…
Yıllar, her bir günümüz gibi geçiyor.
Geriye baktıkça, günlerimizi sanki sayacakmışız gibi geliyor insana.
Yarım asırlık bir ömür.
Kök salmış bir çınar gibi.
Neden böylesi bir güne karamsarlık çöker sanki…
Yaşadığımız düne kızmıyoruz.
İsteyerek veya istemeden de olsa yaşadığımız bu güne de kızmıyoruz.
Çünkü varız ve yaşıyoruz.
Her anın, her saniyenin tadını çıkartabiliyor muyuz?
Zevk alıyor muyuz?
Eğer ruhumuz bedenimize ağır basmıyorsa o günümüzün hafifliği zaten bize fazlasıyla yeter.
Doğum günlerimiz; ağlayarak dünyaya “merhaba” dediğimiz o ilk andan itibaren, farklı bir âleme gelmenin heyecanını, tuhaflığını ve sanki yalnızlığımızı yaşamaya alışmamız gerektiğini bilmemiz için bir işaret.
Etrafımızdaki o gerçek veya sahte gülüşler, heyecanla titreşen gönül tellerinin “Ah canım”ları, sevgiyle tebessüm eden yüzlerdeki mutluluk izleri…
Konuşmalar, gürültüler ve bebeğin ağlamalarıyla ses vermeleri…
Annenin sükûnet veren, huzur veren kalp ritminden uzak, ama sımsıcak bakışlarının ve o enfes nefesinin sıcaklığıyla saran anne kokusuna bürünerek, önünde açılan yepyeni bir kapıdan, ilk içeriye giriş.
Doğum günümüz…
Gelişimiz…
Bir yıldız gibi var oluşumuz…
Temennimiz; yıldızımız parlak, bahtımız açık olsun…
Dost kalplerin, can yüreklerin, insan gibi insan olmayı başarabilenlerin doğum günlerini candan kutluyorum.
29 Kasım 2011
Hikmet Çiftçi 2Kayıt Tarihi : 29.11.2011 14:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çok değerli dost, can insan Refika Doğan Hanıma ithaf.
Bir dostun bir dosta doğum günü kutlamasına şahit olduk... Kutlamada geç kalmış olsamda doğum gününüz kutlu olsun Sayın Refika Doğan hanımefendi...
Sizinde yüreğinize ve kaleminize sağlık Hikmet hocam...
Ayna benim içimde,
Bakışıp duruyoruz şaşkın şaşkın
Bilmediğim biçimde..........
Görmek için bakana kumun da hikayesi vardır, suyun da, aynanın da.....Suya vuran aksimiz gibi
Bazen aynaya baktığımda gördüğüm gerçekten
ben miyim yoksa hayal mi ? diye....düşünürüm.....
Ayna ışıktır, parlaklıktır, aydınlıktır.......
Yeni bir eve taşınırken nasıl KURAN, TUZ , ŞEKER, AYNAyı ilk önce eve götürmek adet olmuşsa, aynaya bakmakta adet olmuş, ara sıra
bakmadan edemeyiz.
Tuz ve şeker evin tadını tuzunu, ayna ferahlığını
sağlasın diye........
Yıllar su gibi akıp geçiyor diye üzülmeyelim...Bırakalım günler bizde iz bıraksın, bırakalım yüzümüzde çizgiler, saçlarımızda aklar artsın. Yeter ki yarınlarımız dünü aratmasın, acılar
yüreğimizi dağlamasın, kimseler ağlamasın.........
Geleceğimiz ayna gibi parlak olsun............
SEVGİLERİMLE...........
Antolojiye çok seyrek girdiğim için bu sayfaları okuyuşum da geç oldu; affedersiniz! Ve okurken yüreğimde kabaran yanardağları söndürme, içime akan nehirleri durdurma çabalarım da bir o kadar güç oldu! Bu beklentisiz dostça paylaşımınız karşısında ne/neyi nasıl diyeceğimi bilememenin heyecanla karışık mahcup mutluluğunu yaşıyorum. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum! Özümde uyandırdığınız ve günümüzde özlemiyle dolduğumuz -bir mücevherat gibi en derinlerimizde muhafaza ettiğimiz- dostluk çiçeklerini daha büyük bir şevkle, saygı ve sevgiyle yeşerterek, bizlere;
çıkarsız ve saygın dostlukların -nerede ve ne şekilde olunursa olunsun- istenildiğinde yaşatılabileceğinin en güzel örneğini sundunuz daima. Size bitimsiz saygı ve sevgimle binlerce teşekkür ediyorum!
Doğum günü kutlamalarım olmadı pek, hazzetmem de. Ancak bu şiir sanırım hassas bir anıma denk gelmiş olmalı ki, içeriğinde de bu hassasiyetler çokça yer almış. Her zaman ki doğal, içten duruşuma yine içtenlikli dost sesinizi kattınız vefanızla. Sizi nasıl sevmeyeyim ki! Beklentisiz güzel bir dostluk paylaşımıydı...Sağ olun, hep var olun güzel can, hep mutlu ve sağlıkla aramızda olun!
Ortak değer anlayışıyla özümün buluştuğu nadide dostlarımdan birisiniz; uzaklarda ve ıssız da kalsak; siz benim vazgeçemeyeceğim dostum, arkadaşım, kardeşim, kalemdaşım ve hep aydınlık, yürekli sevecen hocam, öğretmenim olarak başımın üstünde hak ettiğiniz saygıyla kalacaksınız, daima!
İçimden öylesine ırmaklar akıyor, öylesine baharlar açıyor ki dostluk adına; mevsim hazan da olsa; dostluklarda hazan' lar hep bahar doğurur. Siz de hep baharı yeşerten dostluk gülü olarak bu bakir yüreğimde açmaya devam edeceksiniz az sayıda ki nice dostluk güllerim gibi!
Size ve 'Gerçek Dostlar Birliği' grubumdaki bütün değerli dostlarımıza bir kez daha teşekkürlerimi, beklentisiz ve bitimsiz sevgi ve dostluğumu sunarak; daima saygımla esen kalınız diyorum güzel insan, saygın kalem...
TÜM YORUMLAR (6)