Semadan ayı söküp aldınız
Bari gecemi aydınlatmak için üç beş yıldız bıraksaydınız
Sahi göğümden güneşi de çaldınız
Çok mu zordu
En azından şu kayalıklardan sızan ışığa göz yumsaydınız
Bulutlar cimri,bulutların infaz emri verildi
Yıldızlar karanlığı çağırmakla suçlu bulundu
Mezarlar yeryüzünden adam çalmakla yargılı
Bahar kışa teslim olduğu için ölmeli
Ve kuşlar...
Kuşların zaten kalemi kırıldı
Çünkü biliyorsunuz, baharı uğurlarkenki son beste öyle olmamalıydı
Öyle ya herkes bir yana
Fakat şu aynanın ardındakiler her zaman haklıydı
Sahi tam olarak ne zamandı
Hatırlayınız bir barış sözünüz vardı
Acele edin lordum,vaktimiz daraldı
İşte bakın bahçelerim nicedir kurak kaldı
Siz söyleyin arşımdaki bulutları kim çaldı
Ya göklerim efendim,
Göklerim neden yıldızlara bu denli yabancı
Öyle ya dünyanın bize bir vaadi vardı
Hakikaten sözlerinizin hepsi mi yalandı?
Eskiden umut için savaşan dostlarımız vardı
Şimdi onların bile kalbindeki çiçekler karardı
En son iyiliğe inanan üç beş çocuk kaldı
Sahi onlar halen inatla gün sayardı
Kimisi oturur saatlerce hayal kurar
Hatta kimisi masal bile yazardı
Gerçi bunlar da hayli eskide kaldı
Hepsi umutlarımız bizi yutana kadardı
Önce gözleri yandı,kayboldu gözleri çocukların
Çocuklar ağlamak istedi, gözyaşlarını bulamadı
Çocukların boğazında bir yumru
Çocuklar bağırmak istedi,sesini bulamadı
Eyyy yarının ışıltısı gözlerinde sönmüş
Eyyy düşleri kalbinde küle dönmüş
Yarınından umudunu kim çaldı?
Ya gözlerin ?
Gözlerin neden barışa bu denli yabancı
Önce gökleri yağmalandı çocukların
Yıkıldı bir bir buluttan sarayları
Çocuklar belki bir gün diyecek oldu,
Küçük kalplerinde umuda da yer bulamadı
Çocukların karşısında bir ordu
Çocuklar durun diyecek oldu,
Kendilerinde o gücü de bulamadı
Eyyy güneşi göğüne küsmüş
Eyyy bildiği kahramanlar da o son masalda ölmüş
Bahçendeki gülleri kim çaldı?
Ya düşlerin??
Düşlerin mutlu sona neden bu denli yabancı?
Çocuklar ki
Kurşuni düşünceler hüküm sürüyor gözlerinde
Nicedir üstü kat kat ipekle örtülmüş bir korku var sözlerinde
Fırtınalar dallarını kırmış son kırkbeş elli güzünde
Ve milyon kabuğa hapsolmuşlar
Lakin yaşıyorlar işte dünyanın gözünde
Ben dünyanın aynaya yansıyan yüzünde,
Ben göğün nehire işlenmiş aksinde
Ben çocuklar görüyorum,yüz yaşında
Sizi rahatsız etmemek için
Yeter ki uyanmayın siz
Onlar yürürler ,sessizce parmak uçlarında
İşte ben göğün parça parça döküldüğü bir devirde
Katran katran zulüm yağan bir bulutun altında
Elimde şemsiye
Ne göğü görüyorum ben
Ne de haberdarım bugüne uzanan dünümden
Ben gecelerin gündüze hükmettiği bir asırda
Kendimi buluyorum hayli ihtiyar bir esirde
Dilimde anlamsız bir şarkı
Ne hatırlıyorum sessizliğini huzurun
Ne duyabiliyorum ruhumun çığlıklarını
Sesim sesimi bastırıyor,
Ruhum duyulmak için
Ruhum bedenimi parçalıyor
Ve şimdi
Eyyy, yanılgısal bir huzurda kaybolan,ben ki ruhuna ihmalkar
Eyy, baharımı kışla değiştiren ,söyle neyim var
Lal mi oldu dillerim yahut görmekten yoksun mudur gözlerim
Sadece kınamakla mı yetinmeli sözlerim
Kime hafiyelik yapıyor ola ki bağlanmış dillerim
Bir yetim başı okşamaktan da mı acizdir ellerim
İşte bundandır azizim,hiç doğmadığım günlere olan özlemim
Bilirsiniz ya
Bulutlar cimri,bulutların infaz emri verildi
Yıldızlar karanlığı çağırrmakla suçlu bulundu
Mezarlar yeryüzünden adam çalmakla yargılı
Bahar kışa teslim olduğu için ölmeli
Ve kuşlar...
Kuşların zaten kalemi kırıldı
Çünkü biliyorsunuz,baharı uğurlarkenki son beste öyle olmamalıydı
Öyle ya herkes bir yana
Fakat şu aynanın ardındakiler her zaman haklıydı
Kübranur Özaydın
Kayıt Tarihi : 18.8.2021 10:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)