İçerde bendim
duvarda gölgem
Ve içimde
bir şi'rin yalnızlığı..
Avuçlarımdaydı
yanaklarım
Üşüyordum dışarda
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Ayna kelimesi ;felsefenin , mitolojinin, ezoterizmin, tasavvufun ,psikolojinin ve edebiyatın başat kavramlarındandır
Berberler için ise olmazsa olmaz bir gereçtir:)
Yansız ve tarafsız yorum. Saygı duyuyorum....
--Muhteremler yapmayın, etmeyin, meseleyi duygusala bağlamayın.
Ahbap-çavuş ilişkilerinize bir son verin. Burası Şairlerin ER meydanıdır.
Burada yorumlarınızı *iş olsun-dostun yüzü gülsün* mantığıyla yapmayın.
Şiir sever neslimize böyle örnek olunmaz. Dünya'da en köklü ve yaygın
Edebiyat, Türk Edebiyatıdır. Özellikle ŞİİR Edebiyatımız tarihsel devinime
nakış-nakış işlenmiş silinmez bir iz düşmüştür. Buraya asılan her Şiire peki
peki deyip te Pir Sultan Abdalların, Karacaoğlanların, Yunusların, Aşık Şenlik
ve Aşık Veysellerin, Aşık Mahzuni şerif ve Kutlu Nesimilerin kemiklerini
sızlatmayalım.
--Şunu da iyi bilmekteyim ki. bu serzenişimize gülüp geçeceksiniz? Ancak
unutmayınız ki, sizin torunlarınız da, sizlerin arkasından gülüp geçeceklerdir.
Yukarıya, anlamsız ve manasız bir kaç deyim asılmış. Benimde Mevcudiyetine
saygı duyduğum Hanımefendi çok anlamlı, hoş ve zarif bulmuşlar. Bari siz
Yapmayın Muhterem Hocam???
--Memleketimize iz düşmüş Şahsiyetleri, Dini ve Milli Günleri dile getiren
Şiirler burada paylaşıldığında, hiç biriniz beğeni butonuna basmıyorsunuz?
Burası Ahbap-Çavuş kulvarı değildir. Biraz kendinize gelin...VESSELAM.
------OZAN ÇAKIROĞLU-----
dedem dedem can dedem ,
bakıyorum da sende işe yaramış eleştiriler (:
artik, " biz bu şiire yorumumuzu daha önceden yapmişiz, yorumumuzun arkasındayız" diyerekten "den den " işareti atmıyorsun yorumlarına (:
bi sevindirik oldum şimdi (;
güzel anlamlı hoş zarif ben ilk kez okudum
Yine tekraren yayınlanan bir şiir ve bu manasız tutuma edilen şair sitemleri. Fakat onca eleştiri ve siteme rağmen, sayın jürinin tavırlarında yine bir değişiklik yok? Bunun sebeb-i hikmetini bizlere de açıklarlarsa çok seviniriz.
Saygılarımla...
dedem dedem can dedem ,
bakıyorum da sende işe yaramış eleştiriler (:
artik, " biz bu şiire yorumumuzu daha önceden yapmişiz, yorumumuzun arkasındayız" diyerekten "den den " işareti atmıyorsun yorumlarına (:
bi sevindirik oldum şimdi (;
Mim Kemal Ertuğrul; antolojinin ilk üyelerinden ve çogumuzda emeği vardır.
Onu burada görmek çok güzel ama bütün şiirleri günün şiiri olacak güzellikteki keşke bir başka şiiri seçilseydi
Tebrikler Mim Abim
Şiirin bitiminde '3 Aralık 2003 /Antoloji'de 'Günün Şiiri'....' ibaresi yer almaktadır. Yani bu şiir, tam 21 yıl önce aynı gün güne seçilmiş bir şiir. Şiir, arada yine güne getirilmiş. Şairin sitede 121 şiiri gözükmektedir. Bu şiir yerine başka bir şiiri güne getirirlemez miydi? Bu şiirin ısrarla güne getirilmesinin nedeni nedir?
Saygılarımla.
Yansız ve tarafsız yorum. Saygı duyuyorum....
Yüreğine sağlık. Güzel şiirinizi severek okudum. Tebrikler.
Şiirleri iyi seçmeli seçiçi kurul
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta