Günle birlikte hoyrat yüzüme gülen,
Aynalardaki akis nerede şimdi.
Bir kuş kanadı gibi mahur süzülen,
Bakışları çehremden uçuran kimdi.
Anlamam anlatamam ben bu esrarı,
Yüreğim lal dilim lal ve lal düşlerim.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
ayna! .. susma.. söyle.. beni sana / seni bana vurduran nedir böyle....gözyaşlarına saklanan damlalar gibi sislerin arkasında bu yabancı kim? ? yıllara meydan okuyan o masum bakışlara acı karışmış...bilinmezliği hüznün beyazlığında dönülmezliğe vururum...yansımalarda ben/ çizgilerde sen varsın.... Ali Rıza bey şiiriniz çok güzledi...tebrikler...bende hissettiklerimi paylaşmaya çalıştım...selam,saygı ve sevgilerimle....
__
Günle birlikte hoyrat yüzüme gülen,
Aynalardaki akis nerede şimdi.
Bir kuş kanadı gibi mahur süzülen,
Bakışları çehremden uçuran kimdi.
__Ali Rıza abimin şiiri altına tutup : efendim çarpraz kafiyeye hoş bir örnek ile _a,_b,_a_b diye yorum ekleyecek kadar cesur görmüyorum kendimi.
Yalnız şiirde ki ahenk ustaların şiirinden farksız. Hoş Ali Rıza ATASOY un usta bir kalem olmadığını kim iddia edebilir ki.
Çehreden bakışların uçması ve aynalara akis düşüren bir yüreğin esin dolu şiirinde o kadar çok mana var ki gün yüzüne çıkmış.
Anlamam anlatamam ben bu esrarı,
Yüreğim lal dilim lal ve lal düşlerim.
Her şey niçin bulanık ve de sapsarı,
Bunca günahı acep neden işlerim.
__Birbirine bağlanmış muammalar ve esrarın ahengi ile dile gelmiş bir sitemin arsızlığı var mısralarda. Bir önceki ve bir sonra ki mısra, kıtalarla uyum içinde olan bu sitem aynalara yansımış, satırlara düşmüş.
Lal bir dil, lal yürek ve lal düşünüş... Oysa haykırış var burada.... Haykırış ki bütün lal 'lara inat....
Söyleyin bu çizgiler nedir aynalar,
Uzak denizler kadar meçhul ve sisli.
_Aynalara düşmüş bir hasbihalin hoş akışı. Ali Rıza beyden boğmayan ve tadına varır varmaz umuda yükselen gerçekten fevkalade bir çalışma.
Yürekten kutluyor, kıymetli hemşehrimi ellerinden öperek tebrik ediyorum....
_____Bir Çamlıdereli.....
Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA
söylesin yüreğin susmasın şair arkadaş,
kalemin daim olsun tebrikler.
Niçindir ki artık su vermez kurnalar,
Nicedir söyleşirler böyle çok sesli.
Söyleyin bu çizgiler nedir aynalar,
Uzak denizler kadar meçhul ve sisli.
........tebriklerimle selam ve dua.
ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR, DUYGULAR GÜZEL İŞLENMİŞ...KUTLUYORUM
SELAMLARIMLA
Ali Rıza Bey Merhaba,
geçmiş çizgileri yansıtır aynalar geçip giden bir ömre ağıtlar yakarlar..
aynaya düşen düş mü gerçek mi .dorğu söylemez kandırır aynalar..
kocaman pişmanlık koca ömrü yansıtan aynalarda..
tanıyamaz olur artık kendini aynada ki akis..tebrikler şaire..saygılarımla nacizane yorum..
KENDİMİZLE HASBİHALİ AYNALARDA YAPARIZ ÇOĞU ZAMAN AMA YANSIYAN GÖRÜNTÜ GÜNDEN GÜNE HÜZNE GÜNDEN GÜNE OLGUNLUĞA DÖNER YILLAR ALACAĞINI ALIR ..BİZEDE CEVAPSIZ SORULAR KALIR ...TEBRİKLER ŞAİRİM
Yüreğinize sağlık. Saygılar
Yüreğinize sağlık Ali Rıza Bey... Keyifli bir okuma tadı veriyor şiiriniz... Selamlar...
http://kazimuzun.azbuz.com/index.jsp
yüreğine kalemine sağlık.
Bu şiir ile ilgili 49 tane yorum bulunmakta