Ben her defasında biraz daha yalnızım,
Biraz daha eksik..
Yalnızlığımı yüzüme vuran aynalardı.
Her bakışımda görüyordum yalnızlığın,
Ne denli titrek ve ürkütücü olduğunu..
Giderek yalnızlaşan ruhum.. bedenim..
Asi sokaklarda serpiliyordu kaldırımlara..
Yalnızlığımı yüzüme vuran soğuk,
Gözümü karartırcasına griliğini üzerime süren
Bir o kadar da yüreğimi yaslayıp dinlendiren kaldırımlar..
Yalnızlığımın suretini su yüzüne çıkarıp
Sessiz yüreğimi dillendiren kaldırımlar..
Uzaktan gizlice izliyordum kendimi
Farketmemesi lazımdı uysal uysal gezinmeliydi kaldırımlarda..
Geçtiği sokaklar kadar ıssızlaşıyordu
İnsanlar içinde sessiz bir kız..
Yalnızlığına bir kaldırımlar şahitti
Bir de sessizliğini gözlerine vuran aynalar..
Yalnızlığını gözlerine vuran aynalar..
Bir arayış içinde ruhum dolanır da durur
Gözleri kapalı rüzgara karşı yürür de durur.
Rüzgara nefesiyle derdini anlatır da,
Rüzgar daha sert eser ona imkansızı nefesler de durur..
Ruhum bir kaosun içinde sürüklenirken,
Aklımsa kalbime hükmedemezken,
Dilim için için konuşsa ne..
Ölüm sessizliğine bürünse ne..
Farketmiyor değilim ıssızlaştığımı..
Bir ben dinliyorum içimden dökülen yaşlarımı
Bir de ona duyurabilsem sessiz çığlıklarımı
Ben ona ithaf..Oysa bana sağır
Ben her defasında biraz daha yalnızım,
Biraz daha eksik..
Yalnızlığımı yüzüme vuran bir aynalar,
Bir de kaldırımlar...
DİLGÜŞA
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim