Aymazlık mı, Duymazlık mı?

Kaç asırdır kaç yıldır, ilan olur ya tevhid
Ekser lakayt çağrıya, duymazlık mı sizce bu?
İfşa eder bin kandil, ima eder onca İd
Görmezlikten gelinse; aymazlıktır bizce şu!

Günde beş kez çağırır, minareden ezanlar!
“Haydin salah, saadet, isteyenler gelsin! ” der.
Söylen neyin mahkûmu, bu çağrıya kızanlar?
“Felah burda! ” denirken, malum çoklar ne eder?

Nebilerin sayısı, yüz binleri aşıyor
Tebliğleri kesiksiz, devam etmiş kaç asır.
Buna rağmen ne diye, kahir ekser şaşıyor?
Davetlere icabet, kalmış aza münhasır.

Yüz dört kitap ve suhuf, beyan etmiş şunu hep;
“İlah tektir âlemde, tapınmayın kesrete! ”
Mevzubahis olunca; kasa, kese ve de cep;
Pek çokları sırt dönmüş; hep ilahi nusret’e.

Onca veli, havari; bu çağrıda görevli!
Maldan, candan geçerek, vazifeye koşmuşlar.
Ne yazık ki pek çoğa; “la! ” dedirtmiş can havli
Dünya baki sanarak, evham ile şaşmışlar!

Milyonlarca mucize, aciz kılmış beşeri
Buna rağmen nadanlar; büyü(!) sihir(!) demişler.
Haktan tehdit yağarken, işlemişler her şerri
Sanemlere tapmışlar, haramları yemişler!

İrşat işi yapıyor, onca tefsir ve kitap!
Okuyanın ufkunda, açar cennet babını.
Ehl-i insaf olana, elbette ki bu hitap!
Ma’bud vermez zor ile kul sunmaz sa kabını!

Münkirliğe çok sebep, binlercedir bahane
Nefis, şeytan baş aktör, sapmasında insanın!
Bunları da ettik faş, kaldı geri daha ne?
Hubb-u dünya, kötü dost, hasımları ins, can’ın!

Duymazlığı geçelim, mümkün değil bu olgu!
Basın, yayın, internet; ifşa eder her gizi.
Onca çağdaş keramet, koyaklara ful dolgu!
Ulaştırır her ilme, teknik nimet bak bizi!

Aymazlığa gelince; işte gafın suçlusu!
Lakaytlıktır kemale, engel olan düşmanın!
Bu tuzağı kuran güç; bil batının haçlısı!
Vurur seni bununla, şahı olur cihanın.

Teşhis ettik dertleri, sana bağlı tedavi!
Ya yatarsın masaya, ya da bekle helaki!
Bu tedavi dünyayı ve de uhrayı havi
Hakka teslim, inkıyat; senin için yüz akı!

Cihat ŞAHİN
17.08.2010-İZMİR