Bir yalnızlık kıyısıydı gözlerin
Issızlığında büyütürdü kendini
Çoğalırdı hiç durmadan
Binlerce göz çıkardı ortasından
Yiter giderdim baktığımda
Ay doğarken
düşse ellerim bir dipsiz kuyuya
çıkarmak için kim uzatır ki elini…
gözlerim mi?
onlar çoktan kör oldu.
sana mor krallığın ülkesinden
ışıltılı taçlar getirmiştim
kadının gözü bir ışıktı
ışığı yansıtmayı becerebilene
kadının bedeni ateşti
zamanı olduğu yerde yakabilene
kadının elleri hünerdi
yaşamı tortop edip
sana tam da beklediğin gün geleceğim
bildiğin
bir asır öncesinden söylenmiş o zamanda
yıllar önce beklemekten vazgeçtiğin
ve tam da yalanmış dediğin o anda
sana yolum çok uzundu diyeceğim
hani çocukluğunun geçtiği o eski evin
önüne çıkarsın tesadüfen
başını kaldırır
pencerelerine bakarsın
ve bir gülümseyiş bırakırsın kapısına
kapıları kapalıdır
Ah şu gidişler olmasa.
Kalan hep gizli bir hüzün içinde kalır
Karanlıklar örtünür üzerine.
Gururu sahte bir savaşçıdır
Kılıçlar kuşanır
Yürür anıların üzerine.
gitsem diyorum
zamanın bağları çòzülmeden dizlerimden
gönül gülüveren
rengini soldurmadan
gitsem diyorum evet gitsem
kum taneleri sızdırmaya başlamadan çatlaklardan
sonbahar gelir
içinde herkes için
damla vaadi...
geceye döner
artık uzun gündüzler
desen ki herşey kilden çamurdan
desem ki velev ki boş bir rüyadan
ne duvarlardan geçtik de
geçmedik o yardan
vefadan...
gece oldumu
doğanın sesini dinlemeye dönerdim
yapraklar kuşlara
kuşlar uykuya yüzünü
döndümü
gece sabaha doğru
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!