Aylin Kalayciyan Şiirleri - Şair Aylin ...

0

TAKİPÇİ

Aylin Kalayciyan

Bazen bir meltem gibi ılık ve yumuşacık,
Bazen poyraz gibi güçlü ve mert
Tüm sararmış sonbahar yaprakları uçuştular,
Nehrin üzerinde süzüldü bazıları son bir kez
Tekrar ağaç köşelerine kümelenmeden önce
Bu esinti başlarını döndürdü onların

Devamını Oku
Aylin Kalayciyan

Yüzüstü kıpırdamadan yatıyordu. Ne olmuştu da böyle yerdeydi? Düşmüş müydü? Hiç acı hissetmiyordu. Gözlerini kırpıştırdı. Gri renkli kaldırımın görüntüsü netleşmeye başlamıştı. Herhalde sağ kolu başının altındaydı. Nedense bulunduğu yerden hareket edemiyordu. Etrafta hiç ses yoktu. Tek algılayabildiği hiç de göz alıcı olmayan monokromik panoraması karşısında donup kalmış gibiydi. Bu griliğin değişik tonları onu sorgular gibi karşısında dikiliyorlardı. Bir gözünü kapatıp tekiyle baktığında açıklı koyulu tonlar yerlerine yerleşiyor ancak diğer gözüyle baktığında onunla oyun oynar gibi yer değiştiriyorlardı. Hangi tonun gerçekte nerede durduğunu bilmek mümkün değildi. Yine hep o hissetmiş olduğu belirsizlik üzerine üşüştü. Burada da onu bulmuştu, kendinden başkasının bulunmadığı bu kıpırtısız yattığı yerde bile. Ne var ki iki göz de onundu. İki durumda da bakan oydu. Hangisiyle bakması gerektiğine karar veremedi. Sorun da buydu ya. Hiç karar verememişti zaten.
Bir ağacın dalları gibi ayrılan ince, koyu gri oluklar dikkatini çekti. Nedense kendine yakın ucu bulanıktı. Fazlasıyla yakındı sanki. Burnunun ucunda. Biraz ötede dallara ayrılıp açıklı koyulu alanların arasından ilerlediğini seçebiliyordu. Karmaşık, çok seçenekli durumlardan hoşlanmazdı. Onlarca dalın şimdi olduğu gibi bulanıklaşarak uzaklaşması hayatı boyunca seçim yapmasını zorlaştırmıştı. Biraz kıpırdayabilse dalların nereye uzandığını görebilecekti belki de. En azından parmağıyla yolu takip edebilirdi. Ne var ki parmaklarının varlığını dahi hissetmiyordu. Sadece bakabilirdi uzaktan. Çaresizlik ve bezginlik içinde gözlerini yumdu ve karanlığın bildik güvenliği içine kendini bir kez daha bıraktı. Artık hareket etmesi ya da bir şeyleri görmeye çalışması gerekmiyordu. Kendini yapay bir rahatlık içinde buldu. Aslında hiçbir şey hissetmiyordu ya. Hayatında ilk kez tüm bedeninin acı ve tedirginlikten arınmış olduğunu fark etti. Sadece başının altında giderek artan bir ıslaklık duymaktaydı. Terlemişti herhalde.
Ne kadar zamandır orada yatmakta olduğunu kestiremedi. Sanki bir ömür kadar uzun gelmişti ona. Zaman kayıptı onun için. Tekrar gözlerini araladığında gri tonlu adacıkları ya da kıvrıntılı olukları seçemiyordu. Eskisinden daha bulanıktı her şey. Dallı yolları ne ilerisi ne de gerisi kalmıştı artık. En son gördüğü sonsuz griliğin ortasından geçen kızıl nehirdi.

İstanbul 2006

Devamını Oku
Aylin Kalayciyan

Bilemedi...
Işıl ışıl parlayan duru mavi gözlerinin
Bir gün solacağını,
Aydınlık ufkunun üzerine puslu perdenin çökeceğini
Ve duruluğunun yiteceğini,
Kimseler göremeyecekti artık

Devamını Oku
Aylin Kalayciyan

Sadece sen kaldın,
Yine de o kadar yalnız olmadığımı kanıtlayan.
Bakıyorum yine boş gözlerle,
İnsanların duvar gördükleri yerin ötesine.
Sordum, her zaman hayranlıkla dinlediğime,
“Bugün kendimi iyi hissetmiyorum, bana güzel bir parça çalar mısın? ” diye.

Devamını Oku
Aylin Kalayciyan

Koyduğum yerde dur
Dokunabilmeliyim uzandığımda,
Görebilmeliyim geri döndüğümde,
Gülümsemelisin gözlerinle...

Koyduğum yerde dur

Devamını Oku
Aylin Kalayciyan

Biliyorum zor,
Birçok şeyi geride bırakmak zorunda olmak,
Yıkıntılar arasında yalpalayarak dolaşmak.
Bu buruk his,
Sanki gün geçtikçe ağırlaşan, yüreğine düşen damlalar.

Devamını Oku
Aylin Kalayciyan

Roads run around the valleys,
Some along the rivers,
Some travers the mountains.

They all cross somehow,
Once, twice or many times,

Devamını Oku
Aylin Kalayciyan

Bir gün her şey iyi olacak,
Bir gün mutlaka,
Burada olmak istiyorum ben de,
Görmek istiyorum diğerleri gibi,
Görecekler belki de,
Onlar ileride,

Devamını Oku
Aylin Kalayciyan

Gün akıcı, ne kadar durgun olsa da,
Gece aydınlık, ne kadar karanlık olsa da.

Ruh çılgın, ne kadar dingin olsa da,
Gülmek sakinleştirici, ne kadar coçkun olsa da.

Devamını Oku