‘Ben’sizliğin beş para etmediği kadranın çapulcu rakamları şerefine!
Yutkunuyorum…
İçimin o asi, boğucu kalabalığı alabildiğince yığılıyor beynime.
Göz kapaklarımda aleyhime yazılı pankartlar;
Dipten gelen bir dalga gibi herc-ü merc içinde yükselen feryat!
Ahvâlini seyran ediyordu gidişatının...
Kimliği ve rivayeti hiç bilinmiyordu.
Hoş, bilen de bu beden bu “ben”de değil demiyordu.
Kan damarlarına sirayet etmiş olmalı ki;
Alevlerinin içinde köze durmuştu sicili.
Ey bencilliğin mayasıyla kabarmış nimetsiz hamur!
Menzilim sanaydı; hicretim sana.
Yazık! Tahassüsümü karaladığın vicdanına.
Çaldığın, on dokuz yaşımın kırık sazıydı.
Körpe baharında biteviye solsa da.
Yokluğun güz kelebeğielvedalar,hüzünbaz,ömür,özlem,tedavülden kalkmış,yüreğime çalınan ölüm
Bahtım uçurum kenarı çiçeği
Rayihası kendine kokar
İçi zifir dışı renkli…
İki adım ötesindeyim oysa her harfin
Hayta bir dolunay ışığı!
Gecenin rengi Araf.
Gece infial.
Uykusuzluktu uykular.
Sesler attım karanlığa oysa
Hayattım ben!
Hayat dediğinde,
Ucube bir kâğıda iz düşülmüş
İsimsiz âddan başka neydi ki?
Boşuna akort ettim insanlara kendimi.
Kulakları(n) m çınlıyor, bak!
Varmış bir sesi,
Meğer sessizliğin.
.
.
Kimin, neyin garezidir bilmem.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!