burada saydam gümüş sular bulanır
bana ferman, nihai karar uygulanır
hakikat ayağa kalksa,konuşmasa sussa
kanıma zehir, ağu karışır.....
zaman tarlasında endişeyle, korkuyu sürerken
bir kuş incecik bir makamda
öttüğünde sabah sabah,
yalnızlığıma ortaktır.
sevincim işte o zaman zorlar beni.
ama bu yol uzundur
saçlarıma değmektedir şimdi sert yıllar.
muhtemel gün ışıklarılyla
yüzünü sevecenlikle durulardı.
kirpiklerine gözyaşı dizer,
öğlene doğru boncuk boncuk salardı.
dudaklarına suskunluk işler
bir komutla sökerdi.
heyecan uykusuzluğumun yoksul rüyaları
seninle birlikteliğimin karabasan günleridir.
elele bir resmimiz bile yoksa , sarılmak boynuna vahiy hakkımdır.
muazzam tanımlı şiir müsveddeleri
gözyaşlarımın yeminli bekçileridir.
herşey tahmin ettiğim gibi .....
doğduk ansızın,büyüdük birdenbire
arkama baktım ne bir çocukluk hatırası
ne de bir ergenlik heyecanı....
omuzumuzda bir hırka ama ısıtmayan
üstad derdik size dostluk mevzusundaki
becerinizden dolayı
dört gözle beklerdik sohbetinizi.
neşeli olma yolunda
buydu işin kolayı.
özgürlük şarkıları coşardı içinde,
sen bana yabancıyken,anlamsızken.
ama katletmen ne kadar gerçekçiydi
hürriyet arzusu içindeyken sen.
bilgiliydin ,ben ne kadar cahil isem.
Küçük bir kadehe yığdım
devasa kederleri......
sıvıyken ateş oldu damağımda
kızılcık şerbeti mi içtim,kahroldum böyle?
gırtlağımda düğümlendi damlalar
Fatih sırtlarında güneş her zamanki tembelliğiyle
bir mısra gibi sona eriyordu.
tonlarını doğadan beğenip,
itinalı bir anne gibi salıyordu bulut diplerine.
bu ayrılış dipdiri çakılıydı avuçlarıma.
rahat bırakın bizi
beni ve kendimi....
hani yalnızlık paylaşılmazdı?
paylaşıyorum ekmek gibi ruhumu
isteyen olur mu diye
Siz devam edin çok güzel bir şiir.beni ve kendimi rahat bırakın çok ilginç gerçekten.