-*- Ayın On Üçüncü Gecesi Afraya Mektupl ...

Her bir kitabındaki seçtiğim cümlelerden taçlar yapıyor, pastoral bir motifle uçuşan eteklerimi bayırlara salıyordum. Barok dönemin kahramanları olmayı düşlüyordum seninle. Altının ışıltısıyla parlayan bir geceye adımı verircesine yaylı sazların noktürnünde, reveransınla mor kadife tuvaletimin omuzlarına dökülüyordu saçlarım. Kristal ayakkabımı sırça yüreğim gibi avuçlarına bırakacağım en büyük masalımdın benim. Can tanem, zer tanem, bir tanem…
.....

hicaz hüznün dokuduğu yatakta
buselik makamı temaslarla
senli yumuk uykulara dalmaktır
sana tutulmak
yüreğimde alba
petekte bal
sırça sandık saklı korunan
nihavent bir gecenin koynunda
hümeyra yanağa yayılan
temassız dokunmaktır ruha
sana tutuşmak

sana tutunmak;
ayın on üçüncü gecesi afraya yazılan şiirlerin öyküsüyle
aşkın kıyılarında yankılanacak sesimizle şarkılar söylemektir birlikte
saçlarımın rengi yaylı sazlara aykırı bir dansın ritminde dalgalansa bile


Aşkın kıyısında el sallayan benim, sevgimle…

harikaydı...

cok guzeldi rengin coooook
kaldimi boyle sevdalar ya mektuplar postaci artik yasamak ugruna odedigimiz faturalari tasiyor posta kutumuza globallesen bir evren duygularimizida savurdu uzaklara
bir roman okurcasina icime cektim bu guzel mektubu icindeki sevdayi kiskandim kalmadi arkadasim teknoloji oldurdu her seyi yasam cok hizli akarken asklarda gunluk yasaniyor
sevgiyle ask la kal ve devam et tutunki duygularina boyle guzel mektuplar yazdirsin gunumuze 'nat
muzeyyen baskir

Hani günümüzde böyle mektuplar var mı,kapıya baktığımızda postacıyı heyecanla böyle mektuplar getirecek diye bekliyormuyuz.
Artık ne böyle sevgi dolu mektuplar kaldı,ne de böyle sevgi dolu,aşk dolu mektuplar yazılıyor.

Güzel mektuptu,sevgi dolu,duygu dolu güzel mektuptu,beğeniyle okudum,kaleminize,yüreğinize sağlık,tam puanımla kutlarım,tebrikler

'Tevellüdü kaçtı bu sevdanın hatırlamıyorum, aylardan Ocak, günlerden on üçtü. Öyle not düşmüşüm ilk deftere. Günaydınım oldu sesin, “ufaklık dur yenisini alayım”... Büyümeliydim biran önce sana yetişmek için, bilmiyordum ki o zamanlar çarkın farklı dişlilerinde öğütüleceğimizi...'
***

Bir aşk hikayesi... Ve bu aşk hikayeli mektupta; karşılık beklemeden sevmenin ne büyük, en büyük sevgi olduğunu da okudum, gördüm, yaşadım...

HARİKA!
Harika ötesi bir mektuptu okuduğum...
Böylesi bir mektubu almak, alıp okumak... Mutluluğun en güzeli olmalı...
Hiç olmadı böyle bir mektubum ki okuyup okuyup bağrıma basayım (yazamadımda)... derken tekrar tekrar kutluyorum kaleminizi, yüreğinizi...

Ve izninizle bu güzel mektubun altına özlenen mektubu dile getiren 'Bana Mektup Yazsana...' başlıklı şiirimi eklemek istiyorum... Mektubunuza uygun düşeceğini düşünerekten...

Sevgimle


BANA MEKTUP YAZSANA...

Bana mektup yazsana…
Özlem koksun her satırı, her kelimesi sen koksun
Sen koksun mürekkebi
Titresin ellerim, titresin yüreğim ve titrerken tüm bedenim;
Mektubunu kaç kez okuduğumu unutayım

Bana mektup yazsana…
Bekleyişlerim olsun elim yüreğimde
Bin merak biriktireyim yolunu gözlerken postacının
Postacı; gözlerime astığım umudum olsun

Ve hiçbir satırında ’Kendine iyi bak.’ kısaltması bulunmasın
Kendime iyi bakamam
İllâ gözlerin gözlerimde olmalı ki, gözlerinle kendime iyi bakayım
Gözlerin gözlerimde yoksa; körüm ben…

Mektubun ucunu yakmasan da olur,
’ Yine yakmış yâr mektubun ucunu…’ demesem de olur
Çalıntı şarkı sözlerinin yanılgısına uğramamalıyım mesela
Mesela yalancı baharın telli duvaklı gelini de olmamalıyım
Kendi kendime hayran, kendi kendime kurban ettirme beni
Mektubun ucunu yakmasan da olur…

Bana mektup yazsana…

Sakın yazamam deme!
Biliyorum daha kendimi adam akıllı anlatamadım sana
Ve biliyorum daha sözün başındayken her sözü eksik bıraktığımı
Suskunluğum, kahrolası huyum…
Ne olurdu çözebilseydim dilimdeki kördüğümü
Ve anlatabilseydim içimde birikenleri
Anlardın, biliyorum anlardın beni…

Dinle;

Başımı koysam da ayın dizine,
İçimden her lâhza bin hüzün geçer.
Sığınsam hicranın sessizliğine,
İçimden ya adın ya sözün geçer.

Az dinle, az dinle ve al eline kalemi!
Ruhum kafes içinde tüm zerrem darda şimdi
Ve şimdi ruhumda taht kurmuş azman bir yalnızlığın esaretindeyim
Gecedeyim, geceyim...

Bana mektup yazsana…
Özlem koksun her satırı, her kelimesi sen koksun
Sen koksun mürekkebi
Titresin ellerim, titresin yüreğim ve titrerken tüm bedenim;
Mektubunu kaç kez okuduğumu unutayım

Anlasana
Sana yenilmek isteyen bir tarafım var
Hadi yaz!
Gelmezsen de olur
Mektubun gelse yeter…

Bana mektup yazsana...

'hicaz hüznün dokuduğu yatakta
buselik makamı temaslarla
senli yumuk uykulara dalmaktır
sana tutulmak
yüreğimde alba
petekte bal
sırça sandık saklı korunan
nihavent bir gecenin koynunda
hümeyra yanağa yayılan
temassız dokunmaktır ruha
sana tutuşmak

sana tutunmak;
ayın on üçüncü gecesi afraya yazılan şiirlerin öyküsüyle
aşkın kıyılarında yankılanacak sesimizle şarkılar söylemektir birlikte
saçlarımın rengi yaylı sazlara aykırı bir dansın ritminde dalgalansa bile'


nihavent bir gecenin koynunda...
hicaz hüznün dokudugu yatakta...
buselik makami temaslarla...
düslenen anilarin öykü ve siir tadinda bir mektupta sevgiliye en icten duygularin dile gelisi cok güzel...
duygu yüklü coskulu yüreginizi kutluyorum...
sevgiler

Ah gençliğim!Ben hiç kimseye böyle güzel, böyle tutkulu,böyle uzun, şiir gibi mektuplar yazmadım hiç.Platonik de olsa,bir tek cümleden ibaret bile olsa,bir sevgiliye hiç mektup göndermedim,gönderemedim.Çünkü bizim yüreğimizde başka sevgiler mekân tutmuştu ilk gençliğimizle birlikte ve yüreğimizi bir sevgiliye döndürecek zamanımız yoktu.Kendimizi bütün duygusllıklara kapatmış,canhıraş bir boğuşmanın içinde nereye doğru gittiğimizi bile doğru dürüst kestiremeden gidiyor,gidiyor,gidiyorduk.Durduğumuzda,durulduğumuzda çok geçti artık ve biz yönümüzü gerçeklerden yana çevirmek zorundaydık.Ah gençliğim.Kutluyorum rengin hanım.selam ve sevgiyle.

AŞK!
Birden parlayan alevlerde rûhun tutuşuvermesi...
Nerde, nasıl, kiminle demeden, diyemeden...

Gizemli bir sis içinde, pervânenin usul usul yanması...Sessizce, derinden, hissederek...Dudaklarında ismi, duyulmayan bir sesle yankılanırken...
Sevginin, şelâle olup çağlaması...Gözlerin, pınarlar gibi çoşması...Yüreğin ona koşması...Koşması... Çığlık çığlığa... Önce belli etmeden...Sonra alabildiğince...
Öyle bir atılmak ki, ne yollar, ne yarlar, ne dağlar engerl...Öyle bir ateş ki, öyle bir çekim gücü ki... Hiçbir şeyin kâr etmediği, söz geçiremediği...

Sevgilerin çağladığı yüreği candan kutluyorum... Sevgilerimle...Hâlenur Kor

Hanımefendi
ŞAHANE bir şiirsel mektup. FAZLA SÖZ FAZLA GELİR. Çok yakışır tam puan.

sana tutunmak;
ayın on üçüncü gecesi afraya yazılan şiirlerin öyküsüyle
aşkın kıyılarında yankılanacak sesimizle şarkılar söylemektir birlikte
saçlarımın rengi yaylı sazlara aykırı bir dansın ritminde dalgalansa bile


Aşkın kıyısında el sallayan benim, sevgimle…

Sağlık, huzur ve mutluluk hayatınızın ayrılmaz birer parçası olsun.
Saygılar...
Âlimoğlu

Açık denizlerde sirenalar anlatıyor öykümü dalgalara, çığlığımın tınısında ismin yankılanıyor duyuyor musun? Sana ne yazmalıyım damarlarımda süzülen sözcüklerden, kuşların gagalarında hangi cümlemi göndermeliyim, kaçıncı geceme şiir olan sesimi duyurmalıyım yeniden. Bugün, işte bugün imza gününde masana bırakacağım bu mektubu, bir de şiirlerimle dolu yüreğimin kitabını. Şimdi söyle cancağızım, yenisini alabilir misin sana tutunan yanımın?
****************************************BU HARİKA SUNUM İÇİN SİZİ YÜREĞİMLE KUTLUYORUM..

'Can suyum, yarınım, her şeyim…
Can yarim, sevdam, yüreğim…
Can öyküm, şiirim, sevgilim…
Can düşüm, gülüşüm, sözüm…
Can erim, kaderim, sevdiğim…
Can tanem, zer tanem, bir tanem… '

BUKADAR MI CAN OLUR CANDAN OLUR NİDALAR.HER BÖLÜMÜN SONUNA O KADAR NARİN VE O KADAR ÖZENLE SERPİŞTİRİLMİŞ Kİ CAN SESLENİŞLER..OKUYUCUYU BİR SONRAKİ BÖLÜME HEYECANLA TAŞIYOR.ADINA MEKTUP MU DERSİNİZ YAŞANILASI HAYAT MI DERSİNİZ NE DERSENİZ DEYİNİZ AMA GERÇEKTEN HARİKA BİR SUNUMDU.KALEMİNİZ DAİM OLSUN ÜSTADEM.TEBRİK VE SAYGIMLA.