AYIN ON ÜÇÜNCÜ GECESİ AFRAYA MEKTUPLAR
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Her dizesi adim adim sevginin vazgecilmezligine götürüyor.Tebrikler...
Eğer bilmeseydim gökkuşağının üzerinde beklediğini, hanımeli yayılan gecenin adresinde ıssız bir ezgi olur, sensizliğin girdap yollarında düşerdim. İçimde var olan inanç ile yılların tozunu ardımda bırakıp yenilenerek geliyordum bir sonraki güne. Avuçlarımda ısıtıp yüreğimin kırılgan kıvrımlarından doğuruyordum pencerendeki güneşi her şafak gülümsemeyle. Afra olup gecene ay seriyordum en dolunundan. Büyük aşkı güneşe kavuşamayan ay anlıyordu bir tek beni. Haleleri tenimde düşlerimi çizerken ona seni anlatıyordum, gölgesi düşerken denize yıldızın omzunda ay ağlıyordu. Can düşüm, gülüşüm, sözüm…
Aşk büyürdü her doğan günle ben sana neler, neler yazardım. Suskularımı yüklerdim dalgalara büyüdükçe vururdu nasılsa kıyına. Haykırdığım polenlerimi rüzgarın kanatlarına fısıldadım, bulutların hükümdarlığında tablolar çizdim saraylara. Hiçbir krallığın ulaşamadığı ıssız adaya hapsettim beni, her geçtiğinde açıklarımdan şiirlerimi attım denize girdabına kapılıp batmadan az önce. Adamım diye seslendiğim her titreyişimde uzanmak istedim dizlerine küçük bir çocuk gibi okşanmayı, şımartılmayı bekleyerek. Can erim, kaderim, sevdiğim…
****
RENGİNİM ŞİMDİ KARDELEN ÇİÇEKLERİNE GETİRMİŞSİN YENİDEN OKUDUM ÇOK ÇOK ANLAMLI ÇOK GÜZLEDİ BİR KEZ DAHA ŞİİR BAHÇENE GETİRDİ BENİ .. ZAMANIM YOK BİRAZDAN ÇIKACAĞIM AMA BİRKEZ BİRKEZ DAHA OKUMAK İSTEDİM ..
KUTLUYORUM EMEĞİNİ YÜREĞİNİ TEBRİKLERİMLE CANIM ..
SEVGİLERİMLE ..
Açık denizlerde sirenalar anlatıyor öykümü dalgalara, çığlığımın tınısında ismin yankılanıyor duyuyor musun? Sana ne yazmalıyım damarlarımda süzülen sözcüklerden, kuşların gagalarında hangi cümlemi göndermeliyim, kaçıncı geceme şiir olan sesimi duyurmalıyım yeniden. Bugün, işte bugün imza gününde masana bırakacağım bu mektubu, bir de şiirlerimle dolu yüreğimin kitabını. Şimdi söyle cancağızım, yenisini alabilir misin sana tutunan yanımın?
hicaz hüznün dokuduğu yatakta
buselik makamı temaslarla
senli yumuk uykulara dalmaktır
sana tutulmak
yüreğimde alba
petekte bal
sırça sandık saklı korunan
nihavent bir gecenin koynunda
hümeyra yanağa yayılan
temassız dokunmaktır ruha
sana tutuşmak
sana tutunmak;
ayın on üçüncü gecesi afraya yazılan şiirlerin öyküsüyle
aşkın kıyılarında yankılanacak sesimizle şarkılar söylemektir birlikte
saçlarımın rengi yaylı sazlara aykırı bir dansın ritminde dalgalansa bile
Aşkın kıyısında el sallayan benim, sevgimle…
Mükemmel bir eser usta kalem Üstad.Yazıtlarına,eserlerine tutunarak petekte bal tadında şiirlerini okuyorum.Yazık geçen zamana Ne mutlu kaleminizle tanıştım.Kendimi çok bahtiyar görüyor ve kaleminizi ve Yüreğinizi selamlıyorum.Tebrikler,Teşekkürler Sevgi ve Saygılarımla Dara Dıla (Gönül Ağaçı)
Bugün, işte bugün imza gününde masana bırakacağım bu mektubu, bir de şiirlerimle dolu yüreğimin kitabını. Şimdi söyle cancağızım, yenisini alabilir misin sana tutunan yanımın?
Evet, gerçekten de o ürkek bakışların, uzaktan uzağa aslında aynı mahallede kurulan telepatik sevdalar. Komşunun çocuğunu şeker veya birkaç kuruşla kandırıp mektubu elden adresine göndermeler. Zaman zaman mızıkçılık neticesi iadeli taahhütlü geriye dönen tek sesimiz mektuplar.
Hey gidi yıllar, bakıyorum da İstanbul'a böyle bir olay yok. Onyedi senemi geçirdiğim Zonguldak'ta yaşamıştım aşktaki ilklerimi.
Mektuplarımın eniştesinin eline geçmesi ve beni tonavidayla tehdit etmesi. Şimdi bakıyorum da, iyi ki yaşamışız o yokluğu iliklerimize kadar.
Tebrikler sevgili Rengin bacım, neler neler de düşündürdü bana eseriniz. İyi ki varsınız.
Kaleminiz hi. susmasın.
Selam ve saygıyla.
bu nasıl bir sevgidir ki santimine milyon ilmekler atılmış bir ipek halı dokumakta sevgiliye uzanan yol olsun diye. anılar zincirinden şiir hülyasına ipeğimsi bir kayganlıkla uçuşan mistik duygular aşk nameleri ile uzay boşluğunda mutluluğa açılmış öylece. kutlarım.
Bu okuduğum; şiir değil, şiir ötesi bir eser sevgili RENGİN ALACAATLI...
Klasik batı müziği ile Türk sanat müziği şiirde iç içeyken şiirde sanatın bütün dalları adeta resmi geçit yapıyor. İlk gençlik platonik aşk büyük bir açık yüreklilikle ve şiirsel olarak ancak bu kadar zarif ve inanılmaz güzel anlatılabilir.
Fondaki güzel müziğin eşiliğinde Pırıl pırıl bir İzmir öğle sonrası okumak çok keyifliydi. Yüreğiniz dert görmesin.İlhamınız hiç eksilmesin.Göül pınarımdan en yüksek puanlar sizin olsun. Keşke skala buna izi verseydi.Şiiriniz antolojimde artık...SEVGİYLE KALIN.Naime ÖZEREN
hicaz hüznün dokuduğu yatakta
buselik makamı temaslarla
senli yumuk uykulara dalmaktır
sana tutulmak
yüreğimde alba
petekte bal
sırça sandık saklı korunan
nihavent bir gecenin koynunda
hümeyra yanağa yayılan
temassız dokunmaktır ruha
sana tutuşmak
sana tutunmak;
ayın on üçüncü gecesi afraya yazılan şiirlerin öyküsüyle
aşkın kıyılarında yankılanacak sesimizle şarkılar söylemektir birlikte
saçlarımın rengi yaylı sazlara aykırı bir dansın ritminde dalgalansa bile
Aşkın kıyısında el sallayan benim, sevgimle…
RENGİN ALACAATLI
Tarifi İmkansız gibi görünen ve gözlerde başlayıp Yürekte Depreşen gerçek bir sevdanın tanımı ancak bu kadar güzel yapılabilirdi.
Bu tanımı yapabilmek için önce Bir çift yalansız göze sonra bir tane yalansız Yüreğe ihtiyaç vardır. bu satırlardan anladıkki sizde bunların ikiside var. Biz insanlara Leyların Şirinlerin Aslıların yüreğindeki gerçek sevgiyi anlatmaya çalışırken onların neden efsane olduğunu tarif etmeye çalışırken insanlığın Aşkın sevdanın Onurunun kirletildiği şu günlerde sizin ki gibi bir yüreğin var olduğunu bilmek bize yeniden güç verdi ve Biz gençlerimize sizin bu güzel yüreğinizi ve Güzel kaleminizi anlatarak Gerçek Sevdaların onurlu Duyguların Sevda dolu Yüreklerin bitmediğini ve Asla bitmeyeceğini anlatacağız Bu muhteşem ötesi satırlar için O güzel Yüreğinize ve Kaleminize sağlık Sizi Saygı ve Sevgilerimizle Selamlıyoruz Her Daim Mutlu olmanız dileklerimizle
Saygılar
Kurtreis
sana tutunmak;
ayın on üçüncü gecesi afraya yazılan şiirlerin öyküsüyle
aşkın kıyılarında yankılanacak sesimizle şarkılar söylemektir birlikte
saçlarımın rengi yaylı sazlara aykırı bir dansın ritminde dalgalansa bile
(büyük harfle yazacağım için özür dilerim çünkü duygularımı bir nebze olsun güçlendirecek)
SİZ NASIL BİR KALP TAŞIYORSUNUZ? BU NASIL SEVMEKTİR AŞKTAN ÖTE. SİZ GERÇEK MİSİNİZ? SİZ BU DÜNYADAN MISINIZ?
HER ERKEK BÖYLE SEVİLMEK İSTER, BÖYLE BEKLENMEK VE BÖYLE TUTUNULAN OLMAK. KİM BİLMİYORUM FAKAT ŞU RESİMDEKİ ERKEĞİN YERİNDE OLMAK İSTEYEN KAÇ KİŞİ VARDIR BİLİYOR MUSUNUZ?
LÜTFEN YAZMAKTAN ASLA VAZGEÇMEYİN. VE BU MEKTUPLAR DEVAM ETSİN, GERÇEKTEN BUNA İHTİYACIMIZ VAR.
DİKKAT EDİYORUM DA ŞİİR BAŞLIKLARININ VURUCULUĞU GİRİŞTE ESİR ALIYOR İNSANI. VE MÜZİK SEÇİMLERİNİZ MÜKEMMEL. ELİMDE BEYAZ BİR KAĞIDA EL YAZISI İLE YAZILMIŞ BİR MEKTUP VAR ADETA. LÜTFEN, LÜTFEN DEVAM EDİN HANIMEFENDİ.
SAYGI VE SEVGİM HERDAİM.
Emeginize saglık
sana tutunmak;
ayın on üçüncü gecesi afraya yazılan şiirlerin öyküsüyle
sana tutunmak içimde havalandırdığın ucurtmalara tutunmak...tek tek karışmaları bulutlara son bir ip elimde başlangıca doğru...bilmem içimden geldi...kutlarım papatyalar yüreğine sevgilerimle
Bu şiir ile ilgili 51 tane yorum bulunmakta