Ayık Atlar Zamanı Şiiri - Özgür Gümüşsoy

Özgür Gümüşsoy
29

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Ayık Atlar Zamanı

Bazı nisanlar, şakayla karışık geçer
Güler de geçersin, kendinden bile…

Hani babanın tabiriyle, o eski adamların takvimlerinde
Çiçek fırtınaları dahi henüz başlamamışken
Özellikle ulusal kanallarda at izi it izine karıştırılır
Sevdamızın tüm o safkan acıları sümen altı edilir belki yine
“İçimde kök salıyor ve büyüyorsun iyiden iyiye
Bir de sağıma soluma çarpmasan ne güzel olacak;
Malum ya bu benim içim, acıyor...” diyerek savunduğun
İskambil kağıtlarından imal edilmiş derme çatma kalende
Kraldan çok kralcı var; e olur, menfaati işleyen de bahtiyar olur!
Harcını güvenle kararak ördüğün surlarında yıkılırken hanedanlığın
Bunun hesabı elbette, desteden eksilen o kupa kızından sorulur!

Suyu bile uyku tutmayan anlarda düşmanlarını uyutabilen sen
Nice yastık savaşlarından yara beresiz çıksan da
Hınzır bir kuş tüyünün gazabıyla gazi olmuşsun
Göğüs göğse bir mücadeleye açık da olsa senin o kaskatı yalnızlığın
Tabii ya kırmızıyı tuttun; kurallar senden, dur durak senden!
Hem her şeyin fazlası zarar derler, hatta sevişmenin de
Oda sıcaklığını rencide eden o buz kırığı ışık, teninden sekerken tenime
Dokunulmamış, hiç erişilmemiş bir nokta bulup sen’de
Tam da oraya yerleşmeli diyorum, yerinden milim oynamamalı sonra
Sonra hiç unutmam, aa neydi bak şimdi unuttum; adını...
Adın; mağrur bir şehrin hiçbir seferle zapt edilemeyen topraklarıdır
Düşün ki, ben bile ismini zikredemedim emrimdeki onca süvariye rağmen
Güzelliğin bazı dillerde bildik bir dua, bazı dillerde ise tekinsiz varsayılır
“Sana; saçların kırılmış en çok da...
Okuyucuyu içine çeken bir anlatımı var gözlerinin
Nereden çıkacaktı hem ‘uçurum’ kelimesi
Kirpiklerinden aşağıya intihar denemeleri yapılmasa…
Giderken ettiğin kelamları suretimden ihtirasla silerken
Dudaklarım soyuluyor diye üzülmüyor değilim
Ya bana tahsis ettiğin öpüşler de tek tek yok olursa? ” gibi dizeler
Neye yarar artık, bu vakitli vakitsiz kopan çiçek fırtınalarında
Seni ele geçiremedim ya ben bir türlü, yanarım da ona yanarım!

Bazı nisanlar, şakayla karışık geçer böyle evet
Fakat ne yaparsan yap, gök yüzümü asla güldüremezsin!

Eskiden rol aldığı sahneleri izleyerek mastürbasyon yapan
Hayli ihtiyarlamış bir pornostar gibi
Çift kişilik’li yatağında son derece mesutsun
Kervanlarını sabıkalı itlerin ürümesiyle yürüten
Atlarına ayazdan korumak için içirdiği kalite viskiler hakkında
“Zaten ayık kafayla çekilmezdi bu gece.” dercesine içten
Yurdunu, sevdiğinin memesi bellemiş bir mülteci gibi
Vücudunda barınan bu evladiyelik hüzünden oldukça gururlusun
Kalene hileli yollardan girdim, ruhunu içerden fethettim!
Bu göğüs göğse mücadele iyi neticelensin diye
Bu hır gür, hakk tenini bularak sonlansın diye
Bu cenk, cepheni bana dönmeni sağlasın diye sırf belki de
Terin avucuma düşse, emektir evet bu aşk içindir der;
öpüp de alnıma koyarım bilesin!
Keza alın terimi silecek tek güç de hay aksi,
ah yine senin ellerin…

Bazı nisanlar, şakayla karışık geçer
Yeri gelince, kapılarını tebessüme de kapayacak
Aşkın el çabukluğuna kanmamayı sen de öğreneceksin!

Özgür Gümüşsoy
Kayıt Tarihi : 13.10.2010 16:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özgür Gümüşsoy