Aydınlık2 Şiiri - Yorumlar

Osman Demircan
662

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Altın Yol ile tanışmam böyle başlamıştı. Aklımın ucundan yolun bir yerinde teyzeyle karşılaşacağım geçmemişti. Her şeyi akılla izah edenlere bundan dolayı şaşıyordum. Çünkü hayatta akla hayale gelmeyen o kadar çok şey yaşıyorduk ki.
Yarın teyzenin yanına gidecek miydim? Beni ona çeken güç neydi? Derisi yüzülmüş, boğazı kesilmiş bir koyunun yarası kalmazdı gerçi. Koyun baştan aşağı kocaman yara olurdu da bıçak altına yatmak onu asla iyileştirmezdi. Şu an her yanımdan kan damlıyordu sanki. Bir koyundan farkım yoktu. Acaba o teyze benim için çayır, çimen olacabilecek miydi? Beni iyileştirebilecek miydi? Artık karar veremiyordum. Sadece sonumu merak ediyordum. Son bir bitiş değildi yeniden dirilişti. Bunu öğrenmiştim yaşadıklarımdan.
Ertesi güne huzurlu başlamak için erkenden yattım. Yorgan bereketli topraktı sanki. Onu üzerime örttüm. Gül kokarak, kederlerin, yasların, mezarsız ölülerin üstüne örter gibi yorganı üzerime çektim. Gül, gül diyerek gözlerim ağırlaştı. Göz kapaklarımı tutamıyordum artık. Bakışlarımdan beyaz güvercinler kaçarak sabit bir noktaya ulaştı. Uyuyakalmışım.
Sabah aydınlığı panceremden içeri bir peri kızı gibi girerken, masal tadında bir gün yaşamak için yatağımdan kalktım. Tekrar teyzenin yanına gidecektim. Kaderim onun elinde bir anahtar olmuştu. Anca onun sayesinde bu eşikten kurtulup ya cehenneme ya cennete girecektim. Yeni kıyafetlerimden birini seçerek giyindim. Altın Yol üzerinde bir sağa bir sola bakarak gözlerimi hayatın olası dikenlerine, tozlarına hazırladım. Bugün ilk tanıştığımız günden daha çok heyecanlıydım. Konuşsam Türkçe mi, Farsça mı, Arapça mı konuşacağım belli değildi. Dudaklarım hiç açılmamış gibi kapalıydı. Sanki terör korkusuyla bütün kepenkleri kapatılmış kasaba gibiydi dudaklarım. Tanrı'm bana sözlerin en güzelini bağışla dedim, kendi kendime. Yoksa suskunluğum bir cehennem olacaktı. İçimi yakan bu bilmeceden kurtulamayacaktım. Çiftlik evi göründüğünde dizlerimin bütün lifleri kopacaktı sanki. O liflerle hayata bağlanmak istiyordum aslında. İnsanın dizlerinin bağı çözülmedikçe, nasıl heyecanla yürüyebilirdi ki hayat yolunda. Hayatta heyecanını yitiren insan nasıl mutlu olabilirdi ki? Yaklaştıkça daha bir çiftlik büyüdü gözümde. Yine orada burada kazlar, tavuklar, ördekler cirit atıyordu. Avluya yaklaşır yaklaşmaz hep bir ağızdan kora halinde bağrıştılar. Sesi duyan teyze elindeki mutfak peçetesiyle dışarı çıktı. Beni görünce ellerini kurulamaktan vazgeçip yanıma geldi. Sanki uzun zamandır oğlunu askere göndermiş bir annenin iç burkan bakışlarıyla bana baktı.
_Hoş geldin oğlum.
_Hoş bulduk teyze. Umarım rahatsız etmemişimdir. Beni buraya çeken bir şey var. Sanki şiddetli yağmurdan sonra yola düşen kayalar gibi içimdeki fırtınanın etkiseyle yollara düşüp ta buralara kadar yuvarlanıp geliyorum. Kendimi kontrol edemediğim için çok üzülüyorum. Beni hoş görün.
_Dediğine bak. Olur mu hiç öyle. Hatta senin gelmeni çok istedim. Çünkü sende bilmediğim bir elektrik var. Işığın belki beni de bu karanlıktan kurtarır. Eşimin ölümünden sonra rüyalarıma hep karabasanlar giriyor da.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta