Bir yağmur damlası oldu
Süzülüp düştü bulut.
Kocaman bir pınar var yüreğimde
Susmak bir umut.
Unuttu gözlerim gülmeyi
Ağlar tabut.
Yokluğunu tattım bu sabah.
Zamanın acımasızlığıyla tanıştım ilk kez...
Taş bağlı ayaklarımı, âmâ gözlerimi gördüm.
Yokluğundu beni sarmalayan,
Sensizliğin koridorlarında.
Bir tomurcuktum sanki, dalında solmuş.
…..
Ey yolcu!
Başucu(n) mda bir çamı(n) m var.
Toprağı(n) m sert.
Bilseydi(n) m ölüm var.
Çeker miydi(n) m dert.
Mahmut Ağabey ' e...
Belki de bu son bakışımdır mezar taşına.
Yitip gitti nefesin avuçlarımdan.
Kalbinin durduğu yerde kaldı hayallerin.
Yaptırdığın ev,çocuğuna aldığın bebek,
Yıkılıp düşen
Kaledeki sarhoş askerin
Hissettiklerinden öte bir hüzün
Dününü yarına kaptıran
Ömür tacirinin bilmediği
Ölüm düşlerinden
Chanthaburi de bir kız, günde üç dolara safir parlatıyordu.
Amerika da bir kız, yüzellibin dolara safir bir yüzük takıyordu...
Kapitalizmin adil olduğu söyleniyordu.
Gökyüzünde bir yıldız kaydı,
Chanthaburili kız gözlerini hayata yumdu.
Ben çocukken korkardım bazı zamanlar
Toprağa sert basmaktan
Bilirdim
Bir zaman gelecek
O da beni alacak koynuna
Saracak boylu boyuna.
Bu akşam size geleceğim.
Belki de ölmeye; müsaitseniz...
................................ ibaret hayat.
Ürkek korkak mısralarla anlatılamaz...
Herkes otursun!
Nereye?
Şaire kurşun reva görülür
Yaşamak pahalı bir düştür
Pahalı akçelerle gömülür
Susması istenir kalemden
Bir okka mürekkep bir okka kana bedeldir
İstenilen tek şey: Oyunun mutlu bitmesidir
Yağmur yağar, duyar mısın?
Sesini.
Bir Şehir ağlar; gizli
Ya sokaklar?
Gözleri hep nemli.
Bu şehir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!