BİLİNEN GERÇEK
Yalanmış,ölümsüz dediğimiz aşkımız
Bitmeyecek dediğimiz sevgimiz.
Ne oldu bak,
Yerinde yeller esiyor
Mutlu musun
Tüm günahların örtüldüğü yine bir akşam...ve gece...'Beyoğlu tepinirken Karacaahmet'in ağladığı' bir gece daha.Tüm benliğime sinmiş hasret rüzgarları ta içime kadar işlemişken sahilde iri bir kayanın üzerinde,alacakaranlıkta,mehtabın doğmasını beklerken yakamozları seyrediyorum.
Soğuk daha da işliyor ta içime..Böylesine soğuk,havadan mı,ruhumdan mı bilemiyorum.Bildiğim,sadece ellerimin çok üşüdüğü.İçim ürperiyor,çenelerim birbirine vuruyor,içim ürperiyor dalgaların kıyıyı her dövüşünde.Çaycı servis yapıyor bir balıkçı barınağından.İstiyorum.İçimi ısıtırmı bilemem.Dururmu takırdamam.Yudum yudum içmek istiyorum çayımı.Sevda gibi.Yaşanmamış duyguların özlemi ve isyanı içinde...Tıpkı günümüzde aşka aşık olanlar gibi...Aşıktırlar..sevmişlerdir...Ne varki arkalarını döndüklerinde o sevip sevildikleri kişi yoktur yanında...Yüreği yanmışsa ve giden gitmişse,kişinin elinde,yüreğinde birtek o yaşanmamış,yarım kalan aşk kalmışsa...ve kişi de o aşkı,hayali sevgilide aramışsa ne yapsın ki..Ya sen ya hiç demekten başka.Oysa onun sevgisi,aşkı bir heves değildi.O olmadığında nefes alamayacağını sanırdı.O olmadığında yaşam duracak,ölecek zannediyordu.Öyle gelirdi ona.Onun yüreğinde artık sadece yaşamak isteyipde yaşayamadığı aşkı kalmışrı.Ve o artık aşka aşıktı.Sevmeyi seviyordu.Tek avunduğu dönmeyeceğini bildiği ümitsiz aşkını mehtaplı gecelerde.bir deniz kenarında kaya üzerinde oturup beklemekti.Dalgalrın sesinde bulmuştu onu..Yeter mi aşk için.Yetmez ama ne yapsındı ki...Seviyordu..Denize hasret gemiler gibi limanlarda..Bekliyordu işte...Dalgaların kıyıya her vuruşunda..Geleceğini düşünerek...
ÖZLEMİN SON PERDESİ
Grinin en koyusu bir gündüz
Yüreğim acıyor,belki de kanıyor
YARIM KALDI....
Olamayız diyorduk birbirimizden ayrı
Nefes alamayız sanıyorduk
Tüm felaketlerin üst üste yaşandığı ülkemizde her birimizin derdi bir başka.
Demokratik açılım paketi... seller... depremler... önü ardı kesilmeyen şehit haberleri... Mahzun bir sesle 45 saniye kahraman ilan edilen şehitlerimiz... sellerde yitirilen canlar ve kayıplarda öyle.Hemen arkasından magazin haberleri.Mahzun prens ve prenseslerin yüzlerinde bu sefer gülücükler.pür neşe.Mutlu belkide putlu azınlığın özendirici yaşamlarından örnekler.Alay edercesine gibi.Nedir bu vurdum duymazlık.Bu kadar mı değiştik biz.Yakışıyormu bunlar bize.Gülerken ağlamak,ağlarken gülmek... Riyanın ta kendisi... Timsah gözyaşları...Tokun açtan haberinin olmadığı, sırtı pekin çıplaktan bihaber olduğu... Yazılı ve görsel basın yürekler acısı... Öyle öğretmişlerdi bize okul çağlarımızda.'Basın toplumun ortamını aksettiren bir aynadır'demişlerdi.Şimdi daha iyi anlıyorum aynayı.
Vatan bölünmez,bölünemez diyoruz.En suskun yürek,en suskun bedenler bile buna müsaade etmezler.Kimsenin de gücü yetmez buna.İyi de aslında gözlerimizin önünde tüm çıplaklığı ile topraklarımızı kaybediyoruz.Düşmanın yapamadığını kendimiz yapıyoruz.Kim farkında? Bu topraklara sahip olmak,korumak,kollamak için ne yapıyoruz? Toprakla birlikte yitirdiklerimiz...Yoksa halen daha dans,vals,horon ve kolbastılarla mı avunuyoruz.Yeniden üretilmesi mümkün olmayan topraklarımızın kaybedilmesine tüm ülkece neden seyirciyiz.? Düşmanın yapamayacağını kendi ihmallerimiz nedeniyle bizler yapıyoruz.Topraklarımızı kaybediyoruz. Bir daha geri alamamacasına.Seyirciyiz ve farkında bile değiliz çoğumuz.İnsanlarımız,siyasiler,sivil toplum örgütleri hep seyirciyiz. Açlığa, kıtlığa mahkumuz oysa.Doyacağımız kadar yiyecek,barınacak kadar mekan olsa ne olur ki.Bu hudutsuz tüketim neden?
Tüketim... en kolay yaptığımız şey.sadece maddi mi... değil.Manevi değerlerimiz de tüketiyoruz. Sıradan ilişkilerimizin adına bile aşk dediğimiz, sevgi dediğimiz değerleri de kaybediyoruz.Bir merhabanın ardından aşkım,sevgilim dediğimiz ve öyle bildiğimiz ve hatta lanse ettiğimiz aşkı da sevgiyi de yerle bir ediyoruz.Bu kadar mı kolay her değeri yok etmek.
Kendimize gelsek ve haddimizi bilsek diyorum
Mevcut yaşam koşullarından çoğumuz hoşnut değilizdir.Ne varki durduğumuz,oturduğumuz yerden ağıtlar yazmakla da olaylara sadece bağrı yanık olarak seyirci kalırız.Birşeylerin yapılmasını daima rüzgar bekleyen bayrak örneği kendimizin dışındakilerden bekleriz.Birileri gerekli mücadeleyi versin,gerekirse canını da feda etsin ama biz sonrasında rahat edelim.Hazıra konalım.Klüplerde,tavernalarda eğlencemize,sefamıza devam edelim.Yok böyle birşey.Kolay kazanımlar,mücadele etmeden elde edilenler aynı şekilde kolayca yitirilirler.Olumsuzluklar birilerinden duyma ile değil bizzat içimizde duyarak ve yaşanılarak çözümlenir ve bir o kadarda daha kolay ve kalıcı olur.Hayatında zap suyunu hiç görmeyen ama Üsküdar'da kız kulesine bakarak zap suyuna ağıt yazma ile sorunlar çözümlenemez.
İnsanlarımız düne kadar pazar artıklarını topluyorlardı.Bugün evlatlarını satıyorlar,kanlarını satıyorlar.Peki bunların dışındakiler ne yapıyorlar.Bu hazin manzaraya seyirci kalmaktan başka.Hangimiz,kaçımız ekmeğimizi bölüştük? Kaçımız bir yaraya merhem olduk? 'Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir'e ne kadar önem verdik.Yoksa herkes kendi hayatını yaşar diyerek biz zevki sefamıza devam mı ettik.Timsah gözyaşları içinde.
Düzene ve yönetenlere ne diye kızıyoruz ki.Düzeni düzen ve yöneticileri gel bizi sen yönet,proğramını,tüzüğünü beğendim,gel diyen kim.Kendiliğinden mi çıkıyorlar yönetmeye..Tombaladan çıkmadı onlar.O halde teslimiyetçiliği bırakıp önce kendimizi çokça sorgulamamız gerekiyor.Ben ne yaptım,ne yapıyorum diyerek.
Ülkenin geleceğinin temeli çocuklardır.Gençlerdir.Kendilerini nüfus kağıtlarına göre değil genç hissedenlerdir.Onun içindirki'Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır'denilmiş ve ülke onlara emanet edilmiştir.O yeni yetme dediklerimiz ülke yönetiminde söz sahibidirler.Ayrıca yoklukta değil varlıkta eşitlik bir özlem ve beklentidir.Bunu istemek ve bu uğurda mücadele edilmelidir.Bunun için de herkesin ve herkesimin taşın altına elini koyması zorunludur.Yoksa cak larla cek lerle hiçbir sorun çözümlenemez.Bugün her türlü sömürüye ve onun iğrenç emellerine ulaşma gayretleriyle karşı karşıyayız.Bunu önlemek için direnmek değil son vermek için mücadele etmeliyiz.Ve de lütfen kendimize ben ne yapıyorum demeliyiz...
SAHİ BEN NE YAPTIM.....
Önce kedim öldü
Bir Haziran günü
Sonra balıklarım
sekiz artı beş
Daha önce de kuşlarım
Hatırladıkça dünü
BİR VEDA ANI
Istanbul'da yağmurla başlayan bir günün ilk saatlerinde; bilerek,isteyerek sırıl sıklam bir durumda yürüyorum.Gömleğim tenimde ten.Pantalonum denize girmiş gibi...Saçlarım alnıma düşmüş...Yağmur damlacıkları tüm yüzümden süzülmekte...Birilerinin gittiğinde hissedilenlerin habercisi gibi sanki.Anlıyorum yağmurla karışmış gözyaşlarımın süzüldüğünü...Tuzlu gibi tadı...Sıcak yaz gecesi portakal renkli kanepemizde oturuşumuz geliyor aklıma...Yudumladığımız bitki çayları...Son gecemizin burukluğunda tüm heyecanları yaşama arzumuz...ve Yaşadıklarımız.
Gecenin en karanlığında sarmaş dolaş balkondan bakışlarımız...Sayılı dakikaları birer birer tüketirke,çok yakından duyulan sabah ezanı...Hiç bu kadar dokunmamıştı...Deldi de geçti adeta.Gözlerimiz tam doksan dereceden süzüyordu birbirlerini...Seni hiç böyle görmediğimi söylüyorum.melek güzelliğinde yüzün...minik ellerin ellerimdeyken...kızıl saçlarına,menekşe gözlerine dalıyorum...Uyusak dedim titrek bir sesle.İşe gideceksin bir tanem...Başını salladın sessizce.Sabah olmuştu.Ne çare ki yüreğimiz birlikte bile olsa bedenimiz ayrılacaktı.Çayımızı yudumlayacak hal kalmamıştı.Ne sende ne de bende.Ne varki anılara anı katmak adına aynı bardaktan bir sen içtin bir de ben..bir sana bir bana...Tarak olmuştu parmaklarım saçlarında..Tüm evin içine boş gözlerle bir kez daha baktım.Sanki bir daha gelmeyecekmişim gibi.
Sabahın ilk saatlerinde niçin yazma ihtiyacı hissettim? Üstelik bir hafta sonu.Bilmiyorum.Ama yazıyorum işte.Kabuğunu çatlatmış,yumurtadan hayata dönüşün ilk çırpınışlarımı,yoksa yumurtada suregelen bir ilkin devam çabası mı...Hani sonlar da ilktirler ya..başlangıçtırya...onun gibi...
Çok iyi niyetlerle başlayıp ama aynı şekilde sonuçlanamamış pekçok girişimlerimiz olmuştur.İyi başlayan kötü biten.
Arkadaş...dost.... sevgili....
Gidiyorum
İçimde hüzün.gözlerimde yüzün
Bakışın,gülüşün.
Hangi iklimlerde bulurum kendimi
Bilmiyorum.
Son yazdıklarım olacak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!