Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun
Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol
Tam çağı ise başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol
Kayıt Tarihi : 26.8.2000 17:49:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Rıfat Ilgaz](https://www.antoloji.com/i/siir/2000/08/26/aydin-misin.jpg)
'I have a dream...
I have a dream that one day little black boys and black girls will be able to join hands with little white boys and white girls as sisters and brothers.
I have a dream today'
'Bir hayalim var...
Bir hayalim var ki bir gün siyah erkek ve siyah kızlar, beyaz erkek ve beyaz kızlar ile kardeşçe elele tutuşabilecekler.
Bugün bir hayalim var'
Martin Luther King, Jr.
BİR RÜYAM VAR
Bugün size diyorum ki, dostlarım, şu ânın getirdiği güçlüklere ve engellemelere rağmen bir rüyam var benim. Amerikan rüyasına derinden kök salmış bir rüyadır bu.
Bir rüyam var. Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. 'Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.'
Bir rüyam var. Gün gelecek, eski kölelerin evlâtlarıyla eski köle sahiplerinin evlâtları, Georgia'nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.
Bir rüyam var. Gün gelecek, Mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek.
Bir rüyam var. Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.
Bugün bir rüyam var benim.
Bir rüyam var. Gün gelecek, Alabama eyaleti, valisinin ağzından hep müdahale etme ve izin vermeme yönünde sözler dökülen o eyalet, küçük siyah oğlanlarla küçük siyah kızların, küçük beyaz oğlanlar ve küçük beyaz kızlarla el ele tutuşup kardeşçe birlikte yürüdüğü bir yere dönüşecek.
Bugün bir rüyam var benim.
Bir rüyam var. Gün gelecek, bütün vadiler yükselip bütün tepeler ve dağlar alçalacak, engebeli yerler düzlük yapılıp, girintilerle çıkıntılar düzleşecek ve Allah'ın şanı yeryüzüne inecek, bütün canlar hep birlikte görecek onu.
Bizim umudumuzdur bu. Güneye dönüşümde içimde taşıyacağım inançtır. İşte bu inanç sayesinde umutsuzluk dağını yontup bir umut anıtı yaratacağız. Ulusumuzu saran âhenksiz bağırtıları, bu inanç sayesinde güzel bir kardeşlik senfonisine dönüştüreceğiz. Bu inanç sayesinde bir gün özgür olacağımızı bilerek hep beraber çalışacak, hep beraber dua edecek, hep beraber mücadele edecek, hep beraber hapse düşecek, özgürlük için hep beraber ayağa kalkacağız.
İşte o gün Yüce Allah'ın bütün kulları, yepyeni bir anlamla söyleyecekler bu ilâhîyi:
Benim ülkem, senin ülken
Özgürlüğün güzel yurdu,
İşte söylüyorum sana:
Atalarımın öldüğü toprak burası,
Şehitlerin gururu olan toprak,
Her bir dağın yamacından,
Özgürlük yankılanacak.
Ve eğer büyük bir ulus olacaksa Amerika, bunun gerçekleşmesi şarttır. Öyleyse New Hampshire'in dev tepelerinden yankılansın özgürlük. New York'un ulu dağlarından özgürlük yankılansın...
Her bir dağın yamacından yankılansın özgürlük.
Özgürlüğün yankılanmasını sağladığımızda, her kasabadan ve köyden, her eyaletten ve kentten özgürlüğün yankısını duyduğumuzda, o gün yakın demektir ve o gün Allah'ın bütün kulları, siyahlar ve beyazlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Budistler el ele tutuşup siyahların eski bir ilâhîsini söyleyecekler:
Sonunda özgürüz! Sonunda özgürüz!
Şükürler olsun Ya Rabbim!
Sonunda hepimiz özgürüz!
Dr. Martin Luther King
Rıfat baba,
bu güzel şiirine yorum yazdığım dün geceden daha
dolu dolu yaşadım bu günü..
dünyanın şairleri kazanacak galiba.güzel insanları.insan sevenleri.romantikler.
iran'dan kenya'ya bir avuç ırkçı giderek kaybedecek galiba.
dünyanın her yanında ezilen 'siyah'lar kazanmalı..
otobüsün en arka koltuğunda seyahate mecbur edilmiş bir köle geldi oturdu savaş saçan ülkenin kafasına bu gün
adı Hüseyin Barak Obama
bir umut bir umut bir umut
Her satırında buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik
olsun
olacaksa
-Demek isminiz Musa, diye gülümsedi Hıristiyan misyoner... Siz çok akıllı ve aydın bir beyefendiye benziyorsunuz. Yanılmıyorum değil mi?
-Yanılmıyorsun da, sen önce dilinin altındaki baklayı çıkar bakalım, dedi Musa Dayı.
-Hah! Ben de dinler arası diyalogdan bahsedecektim size: Hani, her dine mensup insanların kendi aralarında kaynaşmalarından... Bazı liderlerin, bu alışverişi günümüze kadar nasıl engellediğinden ve dinler arası diyaloğun nasıl kurulması gerektiğinden bahsedecektim... Hıristiyanlar ile Yahudiler zaten iç içe, kendilerine Müslüman diyen Muhammedîlerin de işte bu birliğe dâhil olmanız gerektiğini anlatacaktım...
-Ben zaten kendi oğluma öğrettim dinler arasındaki irtibatı, dedi Musa Dayı. Bunu da babamdan öğrendim. O da dedemden öğrenmiş. Peki sen kimden öğrendin?
-Ben mi, dedi misyoner... Biz bunu Vatikan’dan öğrendik, bir önceki Papa’mızdan. Bu yeni çalışmayı bildiğinizi duymak ise şaşırttı beni!
-İyi dinle: Dedemin ismi Davut idi. Babamın adı İsmail, amcamın adı ise İbrahim... Benim ismimi biliyorsun ki Musa’dır, hanımımın adı Meryem, oğlumun adıysa İsa... Bizler bütün Peygamberlere inanıyoruz; her birini seviyor ve isimlerini ismimiz biliyoruz...
-Çok güzel, bunlar bizim kutsal isimlerimiz...
-Fakat... İslamiyet gelmeden önceki dinlerin insan eliyle bozulup değiştirildiğini siz de bizim kadar biliyorsunuz. Hazreti Meryem’den doğmuş bir insan olan İsa peygambere “tanrı” diyor; son din olan İslâmiyet’i din kabul etmiyor; bizlere yani bütün Müslümanlara dinsiz gözüyle bakıyorsunuz!
-Aslında şöyle düzeltmek...
-Sözümü bitireyim de öyle konuş! Bizler, tarihin her döneminde sizlerle birlikte yaşadık. İslâmın o yüce hoşgörüsü olmasaydı yeryüzünde pek çok insan ırkı tükenirdi!.. Eğer şimdi hoşgörüden, dinler arasında bir diyalogdan bahsedecekseniz; şartlar eşit olmalı: Bir kısmınız tanrı üç, bir kısmınız birdir, diyor... Allah birdir diyenler, Muhammed O’nun resulüdür, demiyor!..
Sen şimdi git ve bana bunları anlatmak için; annesinin adı Emine, hanımının ismi Ayşe kızının adı Fatma olan... Ve kendi ismi Mahmut veya Mehmet olan bir arkadaşını gönder ki; o aynı zamanda “Birdir Allah” derken; “Muhammed Resulallah” da desin!
Birlik ve dinler arası diyalog ancak böyle olur!
Muammer Erkul
Türkiye Gazetesi- Stop köşesi.
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun
...
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol
Rıfat Ilgaz
Nur içinde yat Rıfat Ilgaz.
...
Vatanını milletini seven, tehlikelere karşı kaygı duyan tüm insanlarımıza saygılar, selamlar, dualar... Sultan Yürük
Enver Özçağlayan
TÜM YORUMLAR (34)