saçlarının kokusu sinmiş yakama,
sabaha kadara uyutmaz beni.
gülüşünün sıcaklığını arar gözlerim
dudaklarının sıcaklığını
şehirler arası otobüsün camında
şeritler düz beyaz yalın yollarda
Hayatın zorlu yokuşlarını aşarken
vazgeçtim ben çocuk olmaktan
meşe oynayıp okulu asmaktan
arabaların ardına takılıp saklanbaç oynamaktan
liseyi bitirip adam olmaktan vazgeçtim.......
hadi al sazını gidelim artık
topla tüm mektupları kalmasın ortalıkta
şiirleri koy sevda kutularına
dagıtalım mutluluk yoksullarına
hatalar arda kalan çıglıklar gibi
Başka
özlem var burada bu sefer
hasretin kokusu sinmiş duvarlara
bir karayazı olumsuz özneler gibi
gidişin gibi ama sessiz
kırılmış ve üzerine basılmış hatıralar sacılı
şimdi burada olsan diyorum
yine yaslasan başını omuzlarıma
yüreğimin durduğunu hissetsem usulca
zamanı tutacagım bu sefer söz sana
şimdi burada olsan diyorum
masum bir gülüş sitamkar birsöz
sıcak bir gözyaşı boş bir kadeh
kapalı kapılar kırık bir vazo
çoktan sönmüş bir mum
ve kendini salmış biradam
sakın susuma
konuş ben gözlerimi yumana dek
sesinle sar beni bekletme
acımı azalt sesindeki merhemle
ver elini bilehime sancımı hisset beyninde
düşman mevzilerinde gözüm
üşümüşüm ateşin başında
düpedüz bir savaş arifesi
iç dünyamın düzlüklerinde
yoklukların içinde sıralanmış hırslarım
nedensizce aglamışım..........
birkaç yüz yıl yaşadım ben bu aşkı
ve bir kaç bin savaş verdim kaybetmemek için
milyonları buldu kayıplar
yinede yenilmedim dönüş yolu sırlarla kaplı
karanlıklardan geçtim
ne tufanlar gördüm ne acılar
gayret etme
edenler kadar vefasızsın sevgide
dönüşümsüz bu aşk
özümsüz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!